PKK içindeyken işlediği cinayetleri anlatan itirafçı Adem Yakin, ‘Ben efsanevi bir adamım. Beni terör makinesi haline getirdiler. Ajanlıkla suçlanan çobanın kafasını kıl testereyle kestim’ dedi
DİYARBAKIR – Şırnak ve çevresinde 1993-95 yılları arasında işlenen 23 ‘faili meçhul’ cinayetin sorumlusu oldukları iddia edilen ve aralarında Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz, korucubaşı ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak’ın da olduğu sanıklarla birlikte yargılanan PKK itirafçısı Adem Yakin tüyler ürpertici itiraflarda bulundu. PKK içinde faaliyet yürüttüğü dönemde işlediği cinayetleri anlatan Yakin, “Ben efsanevi bir adamım. Ajanlıkla suçlanan bir çobanın kafasını kıl testere ile kestim. Silahlı çatışmalarda öldürdüğüm insanların kulaklarını tespih yaptım” dedi.
Bir dönem Türkiye’yi sarsan faili meçhul cinayetlerden sorumlu tutulan ve Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan Albay Cemal Temizöz, Korucubaşı Atak, Tamer Atak, Adem Yakin, Fırat Altun (Abdulhakim Güven) ve Hıdır Altuğ dün yedinci kez hâkim karşısına çıktı. Yaklaşık 14 saat süren duruşmada, sanıklarla müdahil avukatlar arasında gergin anlar yaşandı.
Acılı babanın anlattıkları
Duruşmada Mart 1994’te Holan mevkiinde üç kişiyle birlikte ölü bulunan Yahya Akman’ın babası İsa Akman mağdur olarak ifade verdi. Oğlunun Cizre’de kuzeni Aziz ile sigara satarken gözaltına alındığını belirten baba Akman, şunları anlattı:
“Yaşları küçük olduğundan bırakırlar düşüncesiyle takip etmedik. Dönmeyince JİTEM’in yakaladığını ve Bota karakoluna götürüldüğünü öğrendik. Ertesi gün savcılığa dilekçe verdik, ‘Jandarmadan sorun’ şeklinde cevap verdiler. Silopi Emniyeti’ne gittik. Yanımda Abdullah Akman ile Reşit Gasyak da vardı. Bu sırada Emniyet Müdürlüğü kapısında onları dipçikle dövdüklerini gördüm. Sonra köylüler geldi, bize ‘Holan tarafında arayın’ dedi. Bunun üzerine Leyla Gasyak ve ben onu aradık. Leyla bana, Yahya ve Aziz’in derenin yanında bir taşlığın altında öldürüldüğünü söyledi. Gittik, baktık. Taşların altında dört ceset gördük. Dört cesedi traktörün römorkuna koyarak Cizre’ye hastaneye getirdik. Oğlumun yüzük parmağı yarısına kadar kesikti. Yüzüğü de yoktu. Cesetleri çıkardığımda oğlumu teşhis ettik. Selim Hoca diye biri evimin yanına gelerek silah doğrulttu; Bir daha oğlunun bahsini edersen evine gaz bombası atacağım’ dedi. Bir süre sonra Ramazan Hoca ve Cebbar adındakiler Selim Hoca gibi beni tehdit etti.”
Mahkeme başkanının sorusu üzerine İsa Akman, Adem Yakin ile Abdulhakim Güven’i teşhis etti. Baba Akman, görgü tanıklarının kendisine oğlunun Bedran ile Abdulhakim’in tarafından götürüldüğünü aktardığını da ifade etti.
Elçi: Sanıklara inanmıyoruz
Daha sonra söz alan mağdur avukatlarından Tahir Elçi, şunları söyledi: “Olayları bire bir gören bazı tanıkların, Mehmet Nuri Binzet ve gizli tanıkların dinlenmesi gerekli. 1990’lı yıllarda birçok merkezde jandarma ile bağlantılı sivil bazı kişiler, sivil araçlarla İlçe Jandarma Komutanlığı’na giriş çıkış yapıyorlar. Bunlar JİTEM diye adlandırılıyor. Bu ekip gözaltına alma, kayıp ve faili meçhullerden sorumludur. Bu nedenle sanıkların ifadelerine inanmıyoruz. Cemal Temizöz, önemli bir kamu görevlisidir. Selim Hoca, Cebbar, Ramazan ve Tuna kimdir? Bize bunların kim olduğunu söylesin. Aralarında Abdulhakim Güven, Adem Yakin ve Hıdır Altuğ’un da bulunduğu grup, terörle mücadele kapsamında bir ekiptir.”
Avukat Elçi, Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı’nın bahçesinde beyaz renkli Toros marka bir otomobilin zırhlı araçla birlikte çekilmiş fotoğrafını göstererek, “Cemal Temizöz bize bunu açıklasın. Nedir bu” diye sordu. Sanıklardan Abdulhakim Güven bu sırada söz alarak, “Burada mağdur yok, bizden şikâyetçi olan avukatlar var. Avukatların acısı var. Bize kin kusuyorlar” deyince müdahil avukatlardan tepki geldi. Sesini yükselten Güven’i mahkeme başkanı uyardı. Avukatların PKK’yı anlattığını öne süren Güven, “Avukatlar bizim savunmamızı engelliyor. Esas örgütçü olan bunlardır” dedi. Bir avukatın ağabeyinin Cizre’de PKK tarafından kurulan halk mahkemesinin başkanı olduğunu ileri süren Güven yine tepkileri üzerine çekti. Güven, bahsettiği avukatın aşiretinin yüzde 80’ninin PKK’nın kucağında olduğunu, Cemal Temizöz’ün çabaları sayesinde bir kısmının kurtarıldığını öne sürdü.
Mahkeme başkanı hangi avukatı kastettiğini sorunca Güven, Şırnak Barosu’na bağlı Rıdvan Dalmış’ı gösterip “Bu çocuk” deyince, yine avukatların tepkisiyle karşılaştı. Güven, “Boş konuşuyorsun. Edepli olacaksın” diyerek avukatlara çıkıştı. Her tahliye taleplerinde müdahil avukatların tepkisi ile karşılaştıklarını savunan Güven, “Ben 50 kişiyi de vursam, tahliye talep etmem normal” dedi.
Söz alan sanık Tamer Atak ise müdahil avukatları kastederek, “25 yıldır terörle mücadele ediyoruz. Bunlar 25 yıldır terörle müzakere ediyor. 25 yıldır bizi roketlerle sindirmediler, şimdi tanıklarla sindirmeye çalışıyorlar” diye konuştu.
‘Ben efsaneyim’
Daha sonra ayağa kalkan Adem Yakin ise ürpertici itiraflarda bulundu. Hayli gergin olan Yakin şöyle konuştu: “Ben efsanevi bir adamım. Beni Genç Osman diye yetiştirdiler. Terör makinesi haline getirdiler. PKK’da yer aldığım süre içerisinde dişsiz Mahmut diye bilenen kişinin emrindeydim. Onun talimatları doğrultusunda hareket ederdim. Ajanlıkla suçlanan bir çobanın kafasını kıl testere ile kestim. Çatışmalarda öldürdüğüm insanların kulaklarını kesip, kaynatıp ardından tuzlayıp tespih yaptım. Köy köy dolaştırdım. Yaptıklarımın haddi hesabı yoktur. Bunları inandığım değerler uğruna yaptım. Bizim tutuklanmamız 29 Mart seçimlerine yatırımdı. Önümüzdeki seçimlere bakalım hangi komplo ile karşı karşıya kalacağız.”
‘En mağdur adam’ Kamil Atak!
Sanık Kamil Atak ise “Ben Güneydoğu’nun en mağdur adamıyım. Bundan sonraki duruşmalarda, hukuk dışına çıkılırsa cevapsız kalmayacaktır. Benim ismim Kamil Atak, Kamo değil. Bunlardan da baro başkanı olarak Mehmet Emin Aktar’ı sorumlu tutarım” dedi. Atak, sonra Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar’a dönerek, “Ben de sana Emo desem uygun olur mu?” diye sordu.
Sanık Temizöz’se avukat Elçi’nin mahkemeye sunduğu fotoğrafa atıf yaparak, “Bu araç personelin, yakalanıp el konulmuş bir araç olabilir. Fotoğrafın ne zaman çekildiği belirlensin. O dönem Şırnak’ta pek çok benzer şekilde Toros marka araç bulunuyordu” dedi. Temizöz ayrıca avukatlar Dalmış, Elçi ve Güray Dal hakkında kendisine hakaret ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
TSK’nın şerefli bir subayı olduğunu, her görevi başarı ile yerine getirdiğini iddia eden Teizöz, “Cizre’de tüm mezarlıklardaki cesetlerden bizi sorumlu tutuyorlar. O dönem PKK’ya milislik yapan kişiler, terör örgütüyle birlikte bizimle çatışmaya giriyordu. Terör örgütü cesedini götürmemişse, sivil vatandaş olarak kalıyor. Suç güvenlik güçlerine kalıyor. Götürmüşse bu sefer kayıp listesine giriyor. Eğer gömüldüğü yerde bulunmuşsa güvenlik güçlerini töhmet altında bırakılıyor” dedi.
Mahkeme heyeti duruşmayı 5 Şubat’a erteledi.
Tanıklar korkutuldu mu?
Temizöz davasının duruşmasında daha önce tanık olarak ifade veren ve Cizre’de 30 Ocak 1994’de İbrahim Danış’ın öldürülmesine tanık olduklarını anlatan 63 yaşındaki Asker Pökön ile eşi 54 yaşındaki Rabia Pökön, ifadelerini geri çekti. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Pökön çifti, okuma yazma bilmediklerini ve kendilerine verilen dilekçelere imza attıklarını söyledi. Kimler tarafından yönlendirildiklerine dair bilgi vermeyen Pökön çifti savcılık dilekçelerinde şu ifadelere yer verdiler: “Olayla ilgili olarak herhangi bir görgüye sahip değilim. Sadece bize verilen dilekçelere imza atmamız gerektiğini söylediler. Benim de şahsi olarak okumam yazmam yoktur. Dilekçede ne yazıldığını bilmeden imzaladım.”
İbrahim Danış’ın öldürülmesi olayına ilişkin 2 Aralık 2009 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifade veren Pökön çifti, evlerinin bahçesinden İbrahim Danış’ın öldürülüşünü gördüklerini, Kamil Atak ve Temizöz’ün de bulunduğu evin bahçesinde Tamer Atak’ın tetiği çektiğini anlatmışlardı.