Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Alaca köyünde 1993’te 11 köylünün gözaltında kaybedilmesiyle ilgili dönemin Bolu 2. Komando Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk’ün yargılanmasına devam edildi.
“Güvenlik” gerekçesiyle Diyarbakır’dan Ankara’ya alınan davanın duruşmasına tutuksuz sanık Yavuz Ertürk ve mağdur ailelerin avukatları, HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, CHP İstanbul Milletvekili Şenal Sarıhan ve KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen de katıldı. Duruşma salonunda çok sayıda polis görevlendirildi.
Elçi faili meçhullerin üzerine gitti
Mağdur ailelerin avukatlarından Hasan Anlar, Diyarbakır Baro Başkanı ve davanın avukatı Tahir Elçi’nin katledildiğini belirterek şunları söyledi:
‘’Elçi, Türkiye’deki faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için faaliyetlerde bulundu. Ayrıca Kulp davasının açılmasında da büyük emeği vardır. Tahir Elçi, faili meçhullerin üzerine gitmesinden dolayı JİTEM, Kont-gerilla ve Hizbullah’ın hedefi haline geldi. Bir avukatın düşüncelerini açıklamasından dolayı katledilmesini kabul etmiyoruz, Tahir Elçi’nin yeri doldurulamaz.”
Evraklar yine yok
Mahkeme Başkanı Mehmet Önder Kabasakal, Bolu 2. Komando Tugay Komutanlığından istenen, olayda görevli subay ve astsubaylarla ilgili evraka, komutanlık arşivine su bastığı iddiasıyla ulaşılamadığının bildirildiğini belirtti. Ayrıca, maktullerden Ümit Taş’ın gözaltına alınması ve serbest bırakılmasıyla ilgili tutanaklarda imzası bulunan jandarma personelinin kaydına da Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığında rastlanmadığını aktardı.
“Mezarı olsa taşına sarılırdım”
Gözaltında kaybedilen Bahri Şimşek’in kardeşi Keleş Şimşek, kardeşinin Kıbrıs gazisi olduğunu belirterek, “Gözaltında tutulan alana gittim. 4 gündür ellerinin kollarının bağlı şekilde bekletildiğini anlattı. Askerlere ‘suçu nedir?’ diye sorduğumda rehber olarak tutuldukları söylendi. İnandım. Keşke kardeşimle kalsaydım. Kardeşimin akıbetini bilmek istiyoruz. Suçluysa hapiste olsaydı en azından sesini duyardım, mezarı olsaydı taşına sarılırdım…” diye konuştu.
Salih Akdeniz’in oğlu Mizbah Akdeniz ise “Askerler, babamı Yavuz Paşa’nın emriyle götüreceklerini söylediler. Bolu 2. Komando Tugay Komutanlığına giderek, Yavuz Paşa’yla görüşmek istedim. Nöbetçi astsubay, görüşmek istemediğini belirterek, bana küfretti” diye konuştu.
Avukat Hasan Anlar, mahkeme heyetinin bölgeyi bilmediğini belirterek, dosyanın Diyarbakır’a naklini istedi.
“Film mi izletmemiz lazım?”
Mağdur avukatlarından Oya Aydın, faili meçhul davalarında mağdurlara sanık gibi davranıldığına vurgu yaparak, “Bütün deliller mahkumiyete elverişlidir. Tutuklama kararı için cinayet anını gösteren film mi izletmemiz gerekir?” dedi.
“Kulp’ta hiç bulunmadım”
Bolu 2. Komando Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk de savunmasında Kulp’ta hiç bulunmadığını ileri sürerek, “Şenyayla mezrasındaki ormanlık alanda operasyon emri aldım. Sivil halkı gözaltına alma yetkimiz yoktu. Biz sadece sivil halkı operasyon dışına çıkarttık. Sivil halkla başka temasımız olmadı…” dedi.
Ara karar
Mahkeme heyeti, davanın Diyarbakır’dan Ankara’ya alınmasına Yargıtay Özel Dairesi’nin karar verdiğini hatırlatarak, Diyarbakır’da görülmesi talebini reddetti. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Arşiv Müdürlüğüne 1993’te Kulp’ta yürütülen operasyonlara ilişkin bilgi ve belgelerin istenmesi için müzekkere yazılmasına hükmeden heyet, dönemin Kulp Jandarma Komutanı Jandarma Yüzbaşı Ali Ergülmez ve dönemin Asayiş Komutanı emekli Korgeneral Hasan Kundakçı’nın da tanık olarak dinlenmesine karar vererek duruşmayı 7 Mart 2016’ya erteledi.