Mahkemenin “gerçeği ortaya çıkarmaktan çok sanığı koruma yönünde davranışlar sergilediğini” belirten müdahil avukatlardan Muratakan, reddi hakim talebinde bulundu.
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993’te 15 sivilin, bir askerin ve dönemin Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesiyle sonuçlanan katliamın yargılandığı Lice Davasının bugün görülen duruşmasında reddi hakim talebinde bulunuldu.
İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, sonraki duruşma tarihi olarak 7 Aralık 2018’i belirledi.
Reddi hakim talebini ise İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi görüşecek.
Müdahil avukatlardan Yunus Muratakan bianet’e yaptığı açıklamada, reddi hakim taleplerinin kabul edilmemesi halinde, 7 Aralık’taki duruşmada karar verileceğini söyledi.
“Mahkeme, sanığı korumaya yönelik kararlar aldı”
Avukat Muratakan, neden reddi hakim talebinde bulunduklarını da şöyle anlattı:
“Mahkeme ısrarla soruşturmanın genişletilmesi, delilleirn toplanması gibi temel taleplerimizi reddetmişti. Daha önce de reddi hakim talebinde bulunmuştuk, bu talebimiz de reddedilmişti.
“Taleplerimizin sürekli olarak reddedilmesinin mahkemenin tarafsızlığına gölge düşürdüğü ve heyetin verdiği kararlarla sanığı korumaya yönelik davranışlarda bulunarak adil yargılama yapılacağına yönelik inancımızın kalmadığı gerekçeleriyle reddi hakim talep ettik.”
Reddi hakim talebi İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesince reddedilince avukatlar itiraz etti. İtiraz üzerine talep, değerlendirilmek üzere İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
Lice’de ne olmuştu?
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993’te 16 kişi öldürüldü, çok sayıda ev ve işyeri yakıldı. Yüzlerce kişi göçe zorlandı. Öldürülenler arasında Tuğgeneral Bahtiyar Aydın da vardı.
Katliamla ilgili iddianame zamanaşımına bir gün kala kabul edildi, yargılama 21 yıl sonra, 16 Ocak 2015’te başladı.
İddianameye göre saldırıyı, o dönem yetkililerin açıkladığının tersine, PKK yapmadı.
Olayın failleri olarak belirlenen, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında “Taammüden öldürme”, “Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik”, “Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 24 yıla kadar hapis cezası istendi.
Sanıklar tutuklanmadı.
Dava Diyarbakır’dan Eskişehir’e, oradan tekrar Diyarbakır’a gönderildi, burada Terörle Mücadele Kanunu 10. maddeyle yetkili ağır ceza mahkemesi olmadığından dava İzmir’e taşındı. 13 Haziran 2014’te dava durduruldu.
İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından, sanıkların yargılanmasının izne tabi olduğunu öne sürerek yargılamayı durdurmuş ve izin gerektiğine hükmetmişti.
Dönemin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kanunu uyarınca bir ildeki en yüksek kolluk amiri hakim-savcıların hükümlerine tabi. Mahkeme, davanın sanıklarından, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu için de bu genelge uyarınca izin alınması gerektiğine karar verdi ve HSYK’nın 17 numaralı genelgesiyle davayı durdurdu.
HSYK 3. Dairesi ise 29 Ocak 2015’te verdiği kararla müdahil avukatları haklı buldu ve davanın durdurulma kararını bozdu, davanın İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmesine karar verdi.
Sanıklardan Tünay Yanardağ Ağustos 2015’te hayatını kaybetti. Davanın tek sanığı Hatipoğlu kaldı. Ancak mağdur avukatları Yanardağ’ın ölümüne inanmadıklarını söyleyerek mahkemeden araştırma talep etti ancak talepleri kabul edilmedi. (AS)