Deniz Tekin – 7 Şubat 2019
Mahkeme: Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2017/415
Diyarbakır’ın Lice ilçesi Kayacık Köyü’nde bulunan Kayacık Jandarma Komutanlığı önünde 28 Haziran 2013 tarihinde kalekol yapımını protesto eden yaklaşık 150-200 kişilik grup içerisinde bulunan Medeni Yıldırım’ın, jandarmanın açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmesiyle ilgili sanık er Adem Çiftçi hakkında “Haksız tahrik altında olası kastla adam öldürme” suçundan 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan ancak beraatla sonuçlandıktan sonra yeniden görülen davanın beşinci duruşması 7 Şubat 2019’a gerçekleşti.
Duruşma Öncesi
Başlama saati 09:00 olan duruşmaya yetişmek sabah erkenden adliyeye geldim. Mesai saatinin başlamasıyla birlikte İki ayrı arama noktasından geçtikten sonra içeri girebildim. Buradan adliyenin girişi katında bulunan 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun giriş kapısının önüne geldim. Duruşmayı takip etmek için benden önce salonun kapısının önüne gelen sivil polisleri gördüm. Salondan birkaç adım mesafedeki bankta oturarak duruşma saatinin gelmesini bekledim. Salonun kapısının yan tarafında panoda asılı bulunan duruşma listesine bakan polisler, listenin bir önceki günün listesi olduğunu anlayınca salonun kapısını açmaya çalıştı. İçeride kimsenin olmadığını anlayan polisler salonun kapısının önünde beklemeye başladı. Duruşmanın saatine 10 dakika kala mübaşir ve kâtip, mahkeme kaleminden getirdikleri dava dosyalarını yükledikleri tekerlekli sepet ile birlikte duruşma salonuna girdi. Polisler mahkeme görevlileriyle konuştuktan sonra salonun karşısındaki banklarda oturdu.
Kısa bir bekleyişin ardından, davaya izlemek için gelen Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Gündüz Yıldırım, kardeşi Mehmet Yıldırım ve yakınları salonun yanındaki banklarda oturdu. Kısa bir süre sonra ise HDP Diyarbakır Milletvekilleri Saliha Aydeniz ve Musa Farisoğulları duruşmayı izlemek için salonun önüne geldi. Yıldırım’ın ailesiyle tokalaşan vekiller Yıldırım’ın annesi ve kardeşi ile konuşmaya başladı. Ardından katılan avukatları da salonun önüne gelerek duruşmanın başlamasını bekledi. Duruşma, mahkeme heyetinin geç gelmesi nedeniyle listede belirtilen saatten yaklaşık 40 dakika geç başladı.
Duruşma Salonu ve Katılanlar
Daha önceki duruşmaların aksine çevik kuvvet polisleri bugün görülen duruşmada salonun önünde ve içinde bulunmaması ve girişte duruşmayı izlemek gelenleri aramaması dikkat çekti. Duruşmaya, Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Gündüz Yıldırım, ailenin avukatları Av. Reyhan Yalçındağ Baydemir ve Av. Mehmet Emin Aktar katıldı. Yeniden yargılamanın ilk duruşmasında duruşmalardan vareste tutulmasına karar verilen sanık Adem Çiftçi ve avukatı ise duruşmaya katılmadı. Duruşma salonun izleyici kısmında ise, Medeni Yıldırım’ın kardeşi Mehmet Yıldırım ve yakınları ile HDP Diyarbakır Milletvekilleri Musa Farisoğulları ve Saliha Aydeniz oturdu. Ardından 3 sivil polis salonun arka tarafında oturdu. Bunun yanında duruşmayı bir gazeteci ve birkaç kişi daha izledi.
Duruşma, mahkeme başkanının, heyet değişikliği nedeniyle önceki duruşma zabıtları okunduğuna dair sözlerinin tutanağa geçirilmesiyle başladı. Duruşmaya katılanların isminin tutanağa geçiren mahkeme başkanı, katılan avukatlarına, Yıldırım’a hangi yönden ateş edildiğinin tespiti için olayın meydana geldiği Kayacık Jandarma Komutanlığı önünde Adli Tıp ve balistik uzmanlarının aralarında bulunduğu bilirkişi heyetinin yaptığı inceleme sonucunda hazırladığı 26 sayfalık bilirkişi raporunun dava dosyasına geldiğini söyleyerek bunu tutanağa geçirdi. Mahkeme, sanık Adem Çiftçi’nin bilirkişi raporuna karşı hazırladığı yazılı savunmasını mahkemeye gönderdiğini belirtti.
Ardından söz alan duruşma savcısı, dava dosyasına gelen bilirkişi raporu ve keşif tutanağına bir diyeceklerinin olmadığını belirterek, dava dosyasındaki eksikliklerin giderilmesini talep etti.
Katılan Fahriye Gündüz Yıldırım ise daha önceki beyanlarını tekrar ettiğini söyleyerek, “ Adem Çiftçi ve iki komutandan şikayetçiyim. Cezalandırılmalarını talep ediyorum” dedi.
Ardından söz alan katılan avukatı Av. Reyhan Yalçındağ Baydemir davanın üzerinden 5,5 buçuk yıl geçtikten sonra asli bir delil olan keşif zaptı ve bilirkişi raporunu ellerine ulaştığına dikkat çekti. Av. Yalçındağ, bu davanın, kutsal olan yaşam hakkının bu coğrafyada öldürülen gençler olduğunda nasıl etkisiz ve yetersiz bir soruşturma yapıldığının en tipik örneği olduğunu belirterek şunları söyledi: “İstinaf (Mahkemesi) öncesinde de her celsede ve yazılı beyanlarımızda hangi delillerin toplanmadığını ve soruşturmanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 13. Maddesine aykırı yürütüldüğünü beyan ettik. Maalesef dikkate alınmadı. Bir talebim olacak onun için ona atıfta bulunmam geriyor. 8 Kasım 2016 tarihinde Adem Çiftçi ile ilgili beraat kararı verdiğinizde 2 Nolu ara kararda ‘suça konu olayın özelliği, olay yeri inceleme tutanağı, ekspertiz raporları, kamera görüntüleri, mağdur ve tanık anlatımları vs. deliller nazara alınarak olayda etkili bir soruşturma yapılmadığını’ bizler gibi siz de belirttiniz sayın Başkan. Bu sebeple de gerçek fail ya da faillerin ortaya çıkartılması amacıyla Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.
Ancak bizim elimize bugüne kadar bu suç duyurusunun akıbetine ilişkin tek bir veri ve bir kanıt ulaşmış değil. Ama bugün öyle bir ortam da yaşıyoruz ki, 21. yüzyılda, sosyal medyada hapşıran karşısında bir soruşturma bulabiliyor. Yani bu kadar geniş bir soruşturma serbesiyetesine sahip cumhuriyet savcıları. Ama olay toplumsal gösteriye ve yürüyüşe yapılan orantısız, aşırı veya öldürmeye yönelik eylemler olduğunda maalesef fail kolluk olduğunda korunuyor. Bunu her celsede söyledim bundan sonra da söylemeye devam edeceğim. Çünkü burada fail kolluktur.
Herkes çok iyi biliyor ki Lice Karakolu olsun, A karakolu olsun, B karakolu olsun hiç fark etmez kolluğun amiri talimat vermeksizin bu gencecik askerler asla silah kullanmazlar. Bunu da çok iyi biliyoruz. Bugün karşımızda bir Adem Çiftçi olabilir. Ama ne diyor rapor, iki ayrı noktadan yapılan atış sonucu Medeni Yıldırım vurulmuş ve yaşamını yitirmiş. İşte başından beri söylemiş olduklarımız yerine getirilmiş olsaydı, doğru düzgün bir soruşturma yapılmış olsaydı sanığın nöbet tuttuğu iddia edilen nizamiye girişi ve 6 Nolu kulübeden yani sanık 6 Nolu kulübede ama nizamiye girişinde her kim varsa bilmiyoruz.
Bu olayından başından beri iki karakol komutanı, bir Diyarbakır’dan gönderilen ikincisi ise Lice’nin kendi karakol komutanı şüpheli sıfatıyla dinlendiler mi hayır. Tanıklar hangi ortamda dinlendi. Orada ateşli silah kullanan yüzlerce asker var ancak onların olaya dair tanıklıkları moda mod, copy-paste (kes yapıştır) noktası ve virgülüne kadar aynı şekilde düzenlenmiş. Böyle bir hayat yok yani. Burada ateş emri veren her iki amir, beş buçuk seneden beri özenli ve dikkatli bir şekilde korunuyor. Bu rapor da bunu teyit etmiştir.
Adalet arayışında faillerin hak ettiği cezaya çarptırılması, yerel mahkemede cezalandırılmaları için hukuk mücadelesi veriyoruz. Bu nedenle sayın mahkemenizden yeterli ve adil bir karar çıkması için her iki noktayı gören askerlerin kim olduğu ve bu askerlere ateş emrini veren komutanların bu dava dosyasına dahil edilmesi için gerekenin yapılması ve Kasım 2016’da verilen beraat kararı ardından Lice Savcılığı’na yapılan suç duyurusunun akıbetinin sorulmasını talep ediyoruz” dedi.
Ardından söz alan Av. Mehmet Emin Aktar ise, rapora karşı bir diyeceklerinin olmadığını, raporun genel olarak beyanlarını doğruladığını söyleyerek, şunları söyledi: “Raporun 25. sayfasında seri atış yapan silahlardan olduğu MG3 veya Bİxi diye tabir edilen silahlardan olduğu belirtilmiştir. Sanığında Bixi kullandığı bilinmektedir. Kulübeden seri atış eden bir silahtan bahsediliyor. Bu nedenle kovanları sağ tarafa değil alt tarafa atması gerekmektedir. Bilirkişi de bunları söylemektedir. Olay yerinde bulunan boş kovanlar atışın yapıldığı kulübelerde bulunmamıştır. Bu durumda iki ihtimal olduğu raporda belirtilmiştir. Ya kulübelerden ateş edilmemiş ya da mermiler boş kovanlar toplanmamıştır. Bu nedenle asıl failler komutanlardır. Suç duyurusunun akıbetinin sorularak dosyaların birleştirilmesini talep ederiz.”
Avukatların ardından tekrar söz alan Yıldırım’ın annesi Fahriye Gündüz Yıldırım “oğlumun ölümünün üzerinden 5 yıl 8 ay geçti. Elinizi vicdanınıza koyun. Medeni, olaylar sırasında telefonla konuşurken vuruluyor. Her şey ortadadır. Büyük sabırla sanıkların cezalandırılmalarını talep ediyoruz” diye kaydetti. Gündüz’ün sözünü kesen Mahkeme Başkanı, “Ben bir şey diyemem. Avukatlarınız uğraşıyor, dosyayı biliyor.” dedi.
Ara Kararlar
Mahkemenin duruşmaya ara vermeksizin yazdığı ara kararda:
- İstinaf bozma ilamında belirtilen 2 nolu ara kararın yerine getirilmesi için dosyanın kül halinde belirtildiği gibi ses kaydı ve görüntülerin bilirkişi raporu ve keşif zaptı da eklenmek suretiyle TRT bilirkişisinden rapor aldırılması için Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine talimat yazılmasına, müzekkereye istenilen hususların tek tek ayrıntılı olarak yazılmasına ve istenilen her husus için ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlenmesinin istenilmesine,
- Rapor geldiğinde, talep varsa araştırmanın genişletilmesine, yoksa dava dosyasının mütalaasını sunmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığına verilmesine,
- Rapor geldiğinde sanık ve müşteki müvekkillerine tebliğine,
- Mahkememizce daha önce yapılan suç duyurusu akıbetinin sorulmasına,
- Bu nedenle duruşmanın 16.05.2019 günü saat 09.00 bırakılmasına karar verildi.