Musa Anter cinayeti davasında tanık olarak dinlenen Orhan Miroğlu, “MİT’in cinayetten haberi var. Anter Diyarbakır’a gitmeden önce koruma talep etti. MİT ‘Biliyoruz ama biz yapmadık’ gibi bir yaklaşım sergiliyor” dedi.
Birleştirilen Musa Anter ve JİTEM ana davasına bugün Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
14 Mart 2016 tarihli son duruşmada eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür ve dönemin Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar tanık olarak ifade vermiş, bugünkü duruşmada emekli Jandarma Tuğgeneral Veli Küçük’ün ve dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Hüseyin Özbilgin’in tanık olarak dinlenmesine karar verilmişti.
Ancak Veli Küçük mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Tutuklu sanık Hamit Yıldırım ve tutuksuz sanık Savaş Gevrekçi duruşmaya katıldı.
Tanık olarak çağrılan Hüseyin Özbilgin de duruşmadaydı, ifade verdi.
Bugün ayrıca, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Mardin Milletvekili, olay anında yaralanan Orhan Miroğlu da tanık olarak ifade verdi.
Duruşma sonrasında açıklama yapan Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Ahmet Özmen ve Baro üyeleri, “Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesinde kritik öneme sahip bu davanın mağdurları için adalet tesis edilinceye kadar takipçisi olacağız” dedi.
“Bırak ölsün dediler”
İlk olarak tanık Özbilgin konuştu:
“1992’de Diyarbakır’da görev yaptım. Terör şubesinde ekip amirliği yaparak başladım. Bir bölgeden silah sesleri geliyor araştırın dediler. Haberi alıp gitmemiz 15dk sürdü.
“Bölge gecekondu bölgesi araçlar içeri girmiyor. Gittiğimizde kimse yoktu.
“Bir ara sokakta Musa Anter yerde yatıyordu. Yanında da genç bir şahıs can çekişiyordu. Olayı kim yaptı bilgi almaya çalıştık ama ağır yaralılardı. Bilgi alamadık.
“Ambulans çağırdık. O zaman fazla ambulans bulunmuyor, anonsu tekrar ettim. Ambulans çağırdığımı gören arkadaşlarımız ‘Bırak ölsün en iyi Kürt ölü Kürt’ dediler. Maalesef o zamanlar öyle bir algı vardı
“Kaç kapıyı çaldık bilgi almak için. Çoğu kişi kapısını açmadı. Açanlar da görmedik, bilmiyoruz dediler.”
Özbilgin, savcının Pusuya düşürülmüş gibiler miydi? Yoksa yanlarındaki biri yapmış gibi miydi?” sorunu “Bilmiyorum” diye cevapladı.
Avukat Oya Aydın da “Normalde böyle bir olay olduğunda kim aranır? Terörle mücadele ekibi mi, cinayet masasını mı ararlar? Sizi aramaları bir istisna mıydı?” diye sordu.
Özbilgin, “Terörle mücadele ekibi güçlü olduğu için ilk o gidiyor, pusuya düşürülebilir diye. Sonra diğer ekipler geliyordu” dedi.
Miroğlu: Hastaneye kamyonetle götürüldüm
Ardından olayda kendisi de yaralanan, yazar Orhan Miroğlu söz aldı.
“O geceki bağlantıları hatırlayabilmem mümkün değil, Hüseyin bey (Özbilgin) önemli bir tanıklık yapıyor.
“‘En iyi Kürt ölü Kürt’tür’ lafını yanında bulunan görevlinin söylediğini söylemişti, şimdi sonradan gelen ekiplerden biri diyor.
“Muhtemelen o gün ambulans istemiştir ama herkes biliyor ki o gün üstü açık bir kamyonetle hastaneye kaldırıldım.
“Beni hastaneye kaldıranlar Arif Bekiroğlu, İhsan Aydemir. Onların da tanıklığı alınsın isterim.
“Bilemeyiz, işimizi yapıyoruz”
Anter ailesinin avukatlarından Barış Yavuz, Özbilgin’e, “Dört yıl boyunca Diyarbakır’da önleyici hizmet yaptınız. Kimlik arama vs. Dört yıl boyunca JİTEM yüzlerce insanı öldürdü. Kimlik sorarak yaptılar bunu. Hiç rastladınız mı?” diye sordu.
Özbilgin, “Duyduğumuz şeyler vardı ama somut bilmiyorum. Biz bilemeyiz, işimizi yapıyoruz” yanıtın verdi.
“Yeşil’in MİT ifadesi mahkemeye verilsin”
Özbilgin’in ifadesinin ardından Anter’in avukatlarından Selim Okçuoğlu söz aldı, itirafçı Abdülkadir Aygan’ın ifadesinin alınmasını talep etti.
“Adil yargılama için makul süre şartı var. Önerimiz uluslararası adli yardımlaşma kuralları çerçevesinde İsveç’te bir hakim (Aygan’ın) ifadesini alsın. Bu engeli aşamazsak yargılama daha sürer.
“Soruşturmanın genişletilmesine ilişkin taleplerimiz olacak. Mahkeme heyeti konu hakkında yazılan kitapları dosyaya ekledi, yerinde ve çok önemli bir karar.
“Mehmet Eymür’ün Yeşil’in (Mahmut Yıldırım) MİT’te sorgulanmasına ilişkin kayıtların mahkemeye celbini istiyoruz.
“Bilgilere göre Musa Anter halka açık bir etkinliğe çağrılıyor. Planlı faaliyet olduğuna ilişkin ciddi kuşkular var.
“Musa Anter’i çağıran kamu görevlilerinin tanık olarak dinlenmesini istiyoruz.
“Aygan’ın ifadelerine göre olaya dahil oldukları anlaşılan Ali Ozansoy ve Cahit Aydın’ın dinlenmesini talep ediyoruz.
“Orhan Miroğlu’nun kitabında adı geçen gazeteci Gülden Aydın ve Feridun Yazar’ın dinlenmesini talep ediyoruz.
“Mehmet Eymür’e de sormuştuk, kimler Yeşil’le bire bir çalışmıştı. Biz bu isimleri tespit ettik. Dinlenmelerini talep ediyoruz.
“Yeşil’le beraber çalışan Cemil Işık eski PKK üyesi. Bu kişi devlet sisteminde hayalet kişi olarak görülüyor. Kabul etmiyoruz. Bu konuda mahkemenin araştırma yapması gerek. Cemil Işık Almanya’ya gönderilmiş. İltica dosyasına ulaşılmasını istiyoruz.
“2006’da Türkiye’nin mahkum edildiği bir AİHM kararı var onu da sunuyoruz. Tercümesini yaptırıp dosyaya eklemenizi istiyoruz.
“Son talebimiz, Abdurrahman Şimşek’in Abdülkadir Aygan’la röportajını mahkemenin de izlemesi gerektiğini düşünüyoruz.”
Miroğlu: MİT’in haberi var, koruma istemişti
Orhan Miroğlu, şu bilgileri ekledi:
“Hazırlıklı geldim, paylaşmak istiyorum. Feridun Yazar önemli bir tanık olabilir. Hatıralarını Hasan Kaya’ya yazdırmıştı. Ben de kendi kitabımı yazarken onu okumuştum.
“Şöyle bir kanaat oluştu; Musa Anter Diyarbakır’a bir değil iki davet almış. Biri kültür etkinliği, ikincisi de (kitabından okuyor) “Bir barış olayı için beni çağırmışlar” demiş.
“Musa Abiye reddedemeyeceği bir teklifte bulunuldu: ‘PKK ile bizi barıştır.’
“Musa Abi o sokağa girdiğimizde bana ‘Bir itirafçı bulalım PKK ile barışmak istiyorlar’ dedi. 2000’de Eymür’ün, 2004-2005 yıllarında Abdülkadir Aygan’ın açıklamaları çok önemliydi.
“Aygan PKK ile bağlantıya geçerek, JİTEM’de 10 yıl çalıştığını, pişman olduğunu söylemişti. Diğer anlattıklarını bilemem ama Aygan’ın Musa Anter cinayeti ile ilgili anlattıkları o gecenin hakikatleri ile örtüşüyordu.
“Ergenekon davalarıyla Türkiye yeni bir sürece girmişti. Ömer Özüyılmaz Musa Anter ile ilgili bana ulaştı. Tekrar ifadem vermek için emniyete çağrıldım. ‘Yeni gelişme yok ama olayı aydınlatmaya çalışıyoruz’ dediler bana. ‘Musa Anter’i Diyarbakır’a getiren ve PKK içinde olan birisi var’ dediler. PKK ile ilgili kısmı bilmiyorum, ama biliyorsanız açıklamanız gerek dedim. ‘Zamanı gelince bu da olacak’ dediler.
“Elimde 14 sayfalık Perinçek’in başvurusu sonucu mahkemeye ulaşmış Yeşil’in ifadeleri var. Kimse Yeşil’e Musa Anter cinayetini sormamış.
“Çok fazla dezenformasyon var. Yeşil’in oğlunun yazdığı bir kitap özetlenerek Yeşil’in ifadesi diye sunulmuş, bu bir skandaldır.
“MİT’in cinayetten haberi var. Musa Anter Diyarbakır’a gitmeden önce Ankara’ya gelip koruma talep ediyor çünkü. Uğur Mumcu ve Musa Anter cinayetleri çok benziyor. MİT ‘Biliyoruz ama biz yapmadık’ gibi bir yaklaşım sergiliyor.”
Duruşmada “teşhis” tartışması
Verilen aranın ardından avukat Okçuoğlu Orhan Miroğlu’na soru yöneltti.
Okçuoğlu, “Kitabınızda Gülden Aydın tarafından temin edilen bir resim var. Olaydan 3ay sonra çekilmiş deniyor. Bu resme bakarak olay günü sizi alan, sokağa çeken ve ateş eden kişinin bu kişi (sanık Hamit Yıldırım) olduğunu söyleyebilir misiniz?
Miroğlu, “Net olarak söyleyemem ama bu fotoğrafın kafamda bir şeyler canlandırdığını söyleyebilirim” dedi.
“Olaydan sonra çizilen robot resimle benzerliğine işaret ettim. Benim teşhisim Aygan’ınki gibi isabetli olmaz, sebepleri de belli. Hamit Yıldırım gözaltına alındıktan sonra ifade verdim, o ifadelerimin de arkasındayım.
“Burada önemli konu şu, 2009’da Ömer Özyılmazer bana o dönemki Hamit isimli korucuları araştırdıklarını söyledi. Çok sayıda ismi Hamit olan korucuların da fotoğrafını gösterdi. Bunlardan biri 1981 doğumluydu. Olay 1992’de oluyor. Bu dikkatimi çekti. Bence bu, gerçek Hamit Yıldırım’ı saklamaya yönelikti.
“Diyarbakır Savcılığı hiçbir araştırma yapmamıştı. Fotoğrafı Gülden Aydın bulmuştu. Şüphelinin fotoğraflarına ulaşılması çok basit bir olay aslında.”
“MİT ajanı” spekülasyonu
Avukat Okçuoğlu şöyle devam etti: “Geçen celse Mehmet Eymür geldi. Özellikle Yeşil’in MİT’teki sorgusuna ilişkin spekülasyonlar bitmiyor. Bir ülkenin yargı organları bu işi açıklığa kavuşturamıyorsa burada bir sorun vardır.
“Basında ‘Orhan Miroğlu MİT ajanı’ diye haber çıktı. Biz şaşırdık Mehmet Eymür böyle bir şey dememişti. Kamuoyunda oluşan spekülasyonların önüne geçmek açısından, Eymür şöyle demişti; ‘Miroğlu’nu Tayfun diye tanıyordum gıyabında.’
“Eymür sadece bunu söylemişti ama MİT ajanı olduğuna ilişkin haberler çıktı. (Miroğlu’na) Sizi Tayfun olarak gıyabında tanıması mümkün mü Eymür’ün?”
Miroğlu ise şu cevabı verdi: “Burada bir dezenformasyon var. Cinayet dosyalarını karıştırmak için demiş olabilir ya da beni başkasıyla karıştırmış olabilir.”
Miroğlu: Cinayetlerin muhatabı JİTEM
Orhan Miroğlu ifadesine şöyle devam etti:
“Kitabımı okuyan herkes bilir ki ben hayatımı faili meçhul cinayetlerin aydınlanmasına adadım. Bu konuda en fazla yazı yazmış kişiyim. Böyle bir şey nasıl olabilir? (MİT ajanı olduğu iddiası ile ilgili)
“Bu kitabı yazmadan önce Eymür’ü evinde ziyarete ettim. Yeşil’in ifadesi ile ilgili ne bildiğini sordum. Eymür bilgi vermekten kaçındı. MİT’in kayıtlarında vardır, araştırılırsa bulunur, dedi bana.
“MİT, JİTEM ve Emniyet Genel Müdürlüğü arasında kavgalar ve güç çatışması vardı, biliyoruz. Eymür’ün anlatacağı çok şey olmalı.
“Evet, bu cinayetlerin en önemli muhatabı JİTEM’dir. Ancak bu cinayetler tek başına işlenmiş cinayetler değildir.
“Hüseyin Özbilgin ‘Yeşil’i tanımıyorum’ dedi ama 90’larda bölgede görev yapan birinin Yeşil’i tanımıyor olması mümkün değil.”
Özmen: JİTEM insanları kullandı, biliyoruz
Diyarbakır Barosu Başkanvekili Ahmet Özmen de söz aldı:
“Bilinmesini istiyorum ki bu salondaki kimsenin siyasi görüşünü önemsemiyoruz. Bu salondakilerle defalarca bu devletin karanlık geçmişini aydınlatmak için aynı salonda beraber yer aldık.
“Birçok benzer dava gördük, fail olması gerekenleri hep tanık koltuklarından dinledik.
“JİTEM yapılanması içinde PKK itirafçılarının ve korucuların bulunup bulunmadığını sabahtan beri tartışıyoruz. Bunun anlamı yok.
“JİTEM bu kişileri kullanmış, bunu zaten biliyoruz. Bu #JİTEM yapılanmasının ana unsurlarından birisidir.
“Meselenin aslı şu; biz burada bir mahkeme salonundayız, hakikati arıyoruz. Siz (mahkeme heyetine) yaşam ihlalinin peşindesiniz.
“AİHM Yaşar-Türkiye kararında kamu görevlilerince işlenen suçlarda cezasızlığa ve etkin soruşturma eksikliğine dikkat çeker.
“Etkili soruşturma faili bulmak değil, yaşam hakkı ihlaline yol açan şartları ve koşulları tespit etmektir. Bunu yaparsanız 2.Madde ihlalinden kurtulabilirsiniz yoksa burada önemli olan tek şey Musa Anter’i kimin öldürdüğünün tespiti değil.
“Biz hala JİTEM var mıydı yok muydu, PKK JİTEM içinde miydi değil miydi tartışması yapıyoruz. Bunlar çok afaki tartışmalar. 25 Nisan 2016. Bu, 25 Nisan 1996’da işlenen cinayetler yarın zamanaşımına uğrayacak demektir.
“Etkili yürütülmeyen her soruşturmaya ilişkin her cinayetin faili devlettir.”
Miroğlu: Bir arada yaşamı savunuyordu
“Musa Anter’in Öcalan’a alternatif olduğu için öldürüldüğü iddia ediliyor ama böyle bir şey söz konusu değil.
“Çünkü Öcalan’ın, PKK’nin yükseliş dönemi o dönem. Musa Anter bağımsız düşünen biri, bir örgüte girebilecek birisi değil.
“Musa abi Türklerin ve Kürtlerin bir arada eşit yaşayabileceğini savunuyordu, ‘Türkiyeci Kürtçü’ deniyordu kendisine.
“Düşünce biçimi olarak Öcalan’a göre bambaşka bir yerde duruyordu.”
Sanık: Mağdurum, suçsuzum
Sanık Hamit Yıldırım ise suçlamayı reddetti, “Orhan Bey benim fotoğraflarımı, ailemi biliyor. Benim aşiretimi de biliyor. Ben Musa Anter ya da Miroğlu’nu vurmadım” dedi.
Yıldırım, “Mağdurum, suçsuzum” dedi.
Avukat Sidar Avşar söz aldı. “Mehmet Eymür’ün elinde Yeşil’le ilgili varolan ve hala paylaşmadığı bilgileri paylaşması için”, Eymür’ü çağırmalarını ve gizli de olsa yapılacak duruşmada delilleri toplamalarını istedi.
Anter’in avukatları ayrıca, İsveç’te yaşayan Abdülkadir Aygan için iade talepnamesinin yeniden düzenlenmesini talep etti.
Sanık Yıldırım’ın avukatı da “Abdurrahman Şimşek ve Süphan Mete’nin dinlenmesini istiyoruz” dedi.
Saat 17:00 civarında kararını açıklamaya başlayan mahkeme heyeti, sanık Hamit Yıldırım’ın tutukluluğunun devamına karar verdi.
Bir sonraki duruşma 20 Haziran 2016’da. (AS)
* Haberi hazırlarken Faili Belli‘nin tweet’lerinden yararlandık.