5 yaşındaki Efe Tektekin, 11 Eylül 2019 günü Diyarbakır Bağlar ilçesi Emek caddesi üzerinde karşıdan karşıya geçerken polis memuru İdris Aksoy’un kullandığı zırhlı aracın çarpması sonucu tedavi için kaldırıldığı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde olaydan iki gün sonra yaşamını yitirdi.
13 Eylül 2019 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; Efe’nin ölüm sebebinin “genel beden travması ile husulü mümkün kafa kubbe kemik kırıkları, pelvis kırığı, kafa içi kanama, beyin doku harabiyeti, iç organ yaralanması ve büyük damar yaralanması sonucu gelişen iç ve dış kanama” olduğu saptandı.
Olay nedeniyle düzenlenen trafik kaza tespit tutanağında; Efe’nin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 68/b ve 68/b-3 maddesinde düzenlenen yayaların taşıt yolunun karşısına geçmek için yaya geçidi ve kavşak bulunmayan yerlerde taşıt trafiği için engel teşkil etmemek kaydıyla yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa sürede ve doğrultuda geçmeleri gerektiği kuralını ihlal ettiğinden kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu belirtildi.
11 Eylül 2019 tarihli olay araştırma tutanağına göre, çevrede yapılan araştırmada olay yeri ve olay anını gösterir herhangi bir kamera kaydına rastlanılmamıştı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında şüphelinin alınan ifadesinde; “olay tarihinde saat 13:20 sıralarında sevk ve idaresindeki 75268 kod numaralı ekiple Emek Caddesinde Nükhet Coşkun Caddesi istikametine doğru seyir halinde olduklarını, olay tarihi itibariyle çarşamba pazarının da olması nedeniyle dur-kalk şeklinde ilerleyen yoğun trafiğin olduğu, seyir halinde oldukları sırada aracın sağ arka tarafından ses meydana geldiğini ve aracın sağ arka tekerinde zıplama meydana geldiğini, hemen aracı durdurduğunu, araçtan indiğinde aracın sağ arka tarafında olay sebebi ile ismini öğrendiği Efe Tektekin’in yerde yatar vaziyette olduğunu gördüğünü, hemen telsiz ile ambulans talebinde bulunduklarını, aracın hızının çarşamba pazarı nedeniyle yoğun olmasından dolayı en fazla 20-25 km/h olduğunu, aracın yüksek olması ve araca çarpan çocuğun boyunun kısa olması ve zırhlı aracın görüş açısının dar olması nedeniyle çocuğun araca çarptığını görmediğini” beyan etti.
Tanık polis memurları S.B. ve Ö.Ö. beyanlarında şüpheli ile aynı doğrultuda ifade ettiler. Olay yerini gören kahvehanede oturan sivil kişiler H.İ., ve Ş.Y. ise beyanlarında Efe’nin karşıdan karşıya koşarak geçtiğini, zırhlı aracın ise yavaş hareket ettiğini söylediler.
20 Ekim 2019 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, şüpheli ve tanık anlatımları ile olay yeri tutanağı dikkate alınarak iddianame düzenlendi. İddianame ile şüpheli hakkında “taksirle bir insanın ölümüne neden olma” suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 85/1 maddesinden ceza talep edildi.
11 Kasım 2019 tarihinde adliye bilirkişi listesinden bir polis memuru tarafından hazırlanan kusur incelemesi raporuna göre sanık sürücü İdris Aksoy ‘tali’ kusurlu, Efe(Ebeveynleri) ise ‘asli’ kusurlu bulundu.
Diyarbakır 9. Asliye Ceza Mahkemesi‘nde açılan davanın ilk duruşması 4 Şubat 2020 tarihinde görüldü. Duruşmada Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi davaya katılma talebinde bulunsa da talebin daha sonra değerlendirilmesine karar verildi. Efe’nin ailesinin avukatı Sedat Çınar ise olayda kasıt bulunduğunu belirterek mahkemenin görevsiz olduğuna karar vererek dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesini talep etti fakat bu talep reddedildi. Şüpheli savunmasında kastının bulunmadığını, zırhlı aracı yavaş kullandığını, aracın özelliklerinden dolayı Efe’yi görmediğini, gereken dikkati göstermesine rağmen Efe’nin yan taraftan geldiğini ve zaten görmesinin mümkün olmadığını, Efe’yi canlı olarak hiç görmediğini, çarpmadan sonra Efe’nin ailesinin 10 dk boyunca bulunamadığını, kendilerinin hastaneye götürdüğünü, aracın çarpma anında normal dışı bir zıplama yaptığını bu nedenle 1 sn içinde aracı durduğunu, herhangi bir fotoğraf çekmediklerini, 2017 yılında göreve başladığını ve hala görevde olduğunu, araçlarda arvento isimli sistemin bulunduğunu, bunun aracın yerini ve hızını kaydettiğini, araç içinde kamera bulunduğunu ama kendisinin göreve başladığından bu yana çalışmadığını, sürücü belgesi olduğunu, zırhlı araç kullanmak için gereken özel belgeye de sahip olduğunu beyan etti. Efe’nin ailesi müştekilerin vekili Av. Sedat Çınar beyanında sanığın sürücü belgesinin dosyada bulunmadığını, olay yerinde fotoğraf dahi çekmediklerini, failin polis olduğu soruşturmalara gereken özenin gösterilmediğini, Efe’nin babasına görüntü kaydının izlettirildiği bu nedenle kameranın çalıştığını bildiklerini söyledi. Duruşma sonunda tanıkların dinlenmesi ve delillerin toplanması için ertelemeye karar verildi.
27 Mart 2020 tarihli ikinci duruşma Covid-19 pandemisi nedeniyle Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun tavsiyesi üzerine ertelendi.
15 Eylül 2020 tarihli duruşmada Efe’nin annesi ve babası müşteki olarak dinlendi. Baba Ahmet Tektekin beyanında polislerin kendisini kazayı yapan zırhlı araca bindirdiğini, o esnada ön tarafta aracın içinde kaza anını gösteren kamera kaydını cinayet masası görevlileri ile birlikte izlediğini ve bayıldığını söyledi. Sanık polis memuru ise kamera kaydının 2017 yılından beri çalışmadığını, müştekinin beyanını kabul etmediğini söyledi. Sanığın sürücü belgeleri de avukatı tarafından dosyaya sunuldu. Duruşma sonunda Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’nden MOBESE kayıtlarının ve trafik kaza tespit tutanağı ile fotoğrafların ve aracın ruhsatının istenmesine, sanığın talebi üzerine duruşmalardan vareste(bağışık) tutulmasına karar verildi.
12 Ocak 2021 tarihinde görülen duruşmada, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’nden arvento kayıtlarının, olay yerinde çekilen fotoğrafların olay yerini gösterir mobese kayıtlarının bulunduğu CD gönderilmişti. Araç içi kamera kaydının ise kamera arızalı olduğundan gönderilemediği yönünde cevap gelmişti. Arvento kayıtlarında aracın hızının 21 km olduğu tespit edilmişti. Sanık avukatı, gelen evrakların savunmalarını doğruladığını, bu doğrultuda keşif yapılarak yeni bir bilirkişi raporu alınmasını talep etti. Efe’nin ailesinin avukatı Sedat Çınar ise, olay yerini daha net gören kameralar bulunmasına rağmen kör noktadaki kameraların kayıtlarının gönderildiğini beyan etti ve araç içi kamera sisteminin bozulduğu tarihte tutulan tutanağın celbini talep etti. Duruşma ara kararı olarak; Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin katılma talebinin kabulüne ve Emniyetten gelen CD’nin bilirkişiye gönderilerek dökümünün yapılmasına karar verildi.
27 Nisan 2021 günlü duruşmada, bilirkişiden gelen cevapta olay anını gösteren kamera kayıtlarının CD içeriğinde bulunmadığına dair cevap gelmişti. Müşteki ailenin bildirdiği tanıklardan R.E. beyanında olay yerini gören bir işyerinin önünde oturmakta iken zırhlı aracın 70/80 km gibi bir hızda hareket ettiğini, Efe’nin yerde yattığını gördüğünü ve iki sivil vatandaşın hastaneye götürdüğünü, zırhlı aracın içinden ise 2 polis memurunun indiğini söyledi. Diğer tanık İ.K ise, olayın kendisinin kahvehanesinin önünde gerçekleştiğini, zırhlı aracın 70/80 km civarı hızla hareket ettiğini, iki sivilin Efe’yi hastaneye götürdüğünü, araçtan 2 polis memurunun indiğini gördüğünü, soruşturma aşasında tanıklık yapan H.İ. ve Ş.Y.’yi tanımadığını beyan etti. Duruşmada dinlenen son tanık Efe’nin ablası Rojda Tektekin ise beyanında, olay günü kardeşi Efe’nin annesi ile birlikte pazara gittiğini, çörek almak için annesinin elini bıraktığını ve kazanın meydana geldiğini, 10-15 dk sonra olay yerine geldiğinde polis memurlarının kendisini ve babasını zırhlı araca alarak kardeşinin kaldığı hastaneye götürdüklerini ve bu sırada ellerinde bulunan tablet bilgisayar ile olay anına dair görüntüleri izlediklerini ve ayrıca hastaneye gittiklerinde kardeşini hastaneye getiren ticari taksi sürücüsü ile konuştuğunda sürücünün kendisine polis aracının çok hızlı hareket ettiğini ve kendisinin de araca çarpmak üzere olduğunu söylediğini ifade etti. Sanık ise tanık beyanlarının arvento kayıtları ile uyumlu olmadığını, Efe’yi hastaneye bekçi arkadaşlarının götürdüğünü söyledi. Sonuç olarak Emniyetten sanığın görev belgesinin, araçta görevli personel listesinin, araç içi kameranın arızalı olduğuna dair arıza tespit tutanağının istenmesine, CD’nin kontrol edilerek bilirkişiye yeniden gönderilmesine, 7 Temmuz 2021 günü olay yerinde keşif yapılmasına ve keşif sonucunda İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur yönünden bilirkişi raporu aldırılmasına karar verildi. Ve iki celse öncesinde karar verilmiş olmasına rağmen bir kere daha sanığın duruşmalardan vareste tutulmasına karar verildi.
26 Temmuz 2021 tarihinde, 7 Temmuz tarihli keşife göre, adliye bilirkişi listesinden bir polis memurundan kusur oranına dair bilirkişi raporu aldırıldı. Buna göre Efe Tektekin’in babası Ahmet Tektekin, çocuğunu kollayıp gözetmediğinden ‘asli’ kusurlu, polis memuru İdris Aksoy ise gerekli dikkat ve özeni göstermesi halinde kazanın önlenebileceği gerekçesiyle ‘tali’ kusurlu bulundu.
14 Eylül 2021 günü ATK Trafik İhtisas Dairesi, hazırladığı kusur raporunu dosyaya sundu. Rapora göre “kaza sonrası aracın 7.3 metre mesafede durduğu gözetildiğinde aracın mahal şartları üzerinde bir hızla seyretmediği, müteveffa yayanın park halindeki araçlar arasından görünürlüğünü ve kendisine karşı önlem alınmasını kısıtlar bir şekilde aniden kaplamaya girdiği de birlikte değerlendirildiğinde sanık sürücüye kusur atfetmenin mümkün olmayacağı” kanaatiyle; Efe’nin yaşı nedeniyle davranış faktörlerinin olayın oluşumunda asli etken olduğu, sanık sürücü İdris Aksoy’un kusursuz olduğu sonucuna varıldı.
21 Eylül 2021 günü gerçekleşen duruşmadan önce, keşfe göre hazırlanan bilirkişi raporu ve ATK bilirkişi raporu dosyaya alınmıştı. Emniyet de araç içi kameranın arızalı olduğuna dair 2017 tarihli bir rapor ve kurum içi yazışmaları dosyaya göndermişti. CD bilirkişisi de yeni bir rapor sunmuştu. Av. Sedat Çınar raporları tebliğ almadıkları için gelecek celse beyanda bulunacaklarını söyledi.
23 Aralık 2021‘de görülen duruşmada savcının da talebiyle, kusur durumuna dair 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 15/3 maddesi uyarınca İstanbul ATK’ya müzekkere yazılarak genişletilmiş uzmanlar heyetinden rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verildi.
24 Mart 2022 tarihli duruşmadan önce, genişletilmiş uzmanlar heyetinden oy çokluğu ile alınmış rapor gelmiş, taraflara tebliğ edilmiş ve taraflar itirazlarını yazılı olarak sunmuştu. Raporda, sanık polis İdris Aksoy’un “olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile tali derecede kusurlu” olduğu, maktul Efe’nin ise “olayda yaşı nedeniyle davranış faktörleri sonuç üzerinde asli derecede kusurlu” olduğuna karar verdi. Raporda, üç uzmanın muhalefet şerhinin gerekçesinde sanık polisin olay mahallinde hız yaptığına dair delil bulunmadığı, Efe’nin park halindeki araçların arasından koşarak yola çıktığı göz önüne alındığında sürücünün yayaya karşı alabileceği tedbir bulunmadığı ileri sürülerek, sanık polis Aksoy’a kusur atfetmenin mümkün olmadığı belirtildi. Rapora karşı iki tarafın da itiraz ederek yeni bir rapor alınması talebinde bulunmasına rağmen, bu talepler reddedildi. Savcı esas hakkındaki mütalaasını sundu. Sanığın TCK’nın 85/1 maddesi gereğince taksirle ölüme neden olma suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etti. Taraflara savunma ve beyanlar için süre verildi.
29 Mart 2022 günü görülen son duruşmada sanığın, Efe’nin ölümünde kast veya taksirinin bulunmaması nedeniyle beraatine karar verildi.
27 Ekim 2023 tarihinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesi, beraat kararını usul yönünden eksiklikler olduğu gerekçesiyle bozdu. Sanığın verdiği ifadelerde polis memuru olduğunu, hakkında tutuklama kararı verilen bir şüpheliyi zırhlı araçla Diyarbakır E Tipi Cezaevine teslim edip görev yeri olan karakola döndüğü sırada olayın yaşandığı, sanığın taksirle öldürme eyleminin 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca soruşturma iznine tabi olduğu, mahkemenin kamu görevlisi olan sanık hakkında ilgili kurumdan soruşturma izni isteyip ve bu izin süresince yargılamanın durması kararı verilmesi gerekirken yargılamayı devam ettirerek sanık hakkında hüküm vermesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile verilen bozma kararı sonrası dava yeniden açılacak ve soruşturma izni istenecek.