Deniz Tekin – 20 Ekim 2023
Mahkeme: Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Dosya No: 2023/19
12 yaşındaki Nihat Kazanhan, 14 Ocak 2015’te Şırnak’ın Cizre ilçesinde polisin toplumsal olaylarda kullanması yasak olan av tüfeğiyle açtığı ateşte başından vurularak hayatını kaybetti. Olay sonrasında yayınlanan polis kamerası görüntülerinde Kazanhan’a ateş ettiği tespit edilen sanık polis Mehmet Nurbaki Göçmez hakkında “Olası Kast ile Nitelikli Öldürme”, olay sırasında yanında olan biri polis amiri olan üç polis hakkında ise “Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi” suçlarından dava açıldı. Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Mehmet Nurbaki Göçmez ’e “Olası Kastla Öldürme” suçundan verdiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını, “haksız tahrik’ ve ‘iyi hal’ indirimleri uygulayarak 13 yıl 4 aya düşürdü. Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay’ın katılan avukatlarının istinaf ve temyiz başvurularını reddetmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruda 2022 yılında ihlal kararı verildi. AYM kararı sonrasında yeniden görülmeye başlanan Nihat Kazanhan Davası’nın dördüncü duruşması 20 Ekim 2023 Cuma günü Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesinde gerçekleşti.
26 Mayıs 2023 Tarihli Üçüncü Duruşmada Ne Olmuştu?
Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın üçüncü duruşmasına Nihat’ın babası Mehmet Emin Kazanhan ve annesi Ayşe Kazanhan ile avukatları ve Şırnak Barosu Başkanı Av. Rojhat Dilsiz, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyesi Hatice Beyza Aydemir, Türkiye Barolar Birliği Çocuk Hakları Komisyonu üyesi Av. Hasan Erdoğan katılmıştı. Davanın firari sanığı Mehmet Nurbaki Göçmez ve avukatları duruşmaya katılmamıştı. Yüreğir İlçe Emniyet Müdürlüğü mahkemeye gönderdiği yazıda, mahkemenin araştırılması istenen adreste sanığın annesinin ikamet ettiği belirtilerek, onunla yapılan görüşmede sanık Mehmet Nurbaki Göçmez ‘in 3 ay önce ikametten ayrıldığını, nereye gittiğini ve iletişim bilgilerini bilmediğini beyan ettiği belirtildi. Yazıda, firari sanığın komşularıyla yapılan görüşmede onun nereye gittiğini bilen kimsenin bulanamadığını, mahalle muhtarının da firari sanığı tanımadığını söylediği ifade edildi.
Katılan Ayşe Kazanhan tercüman aracılığıyla verdiği Kürtçe ifadesinde şikayetçi olduğunu, sanığın yakalanmasını ve adaletin yerini bulmasını istediğini, katılan Mehmet Emin Kazanhan ise sanıktan davacı ve şikâyetçi olduğunu belirterek, üzerinden 9 yıl geçen davada adaletin sağlanmasını istemişti. Katılan avukatı Rojhat Dilsiz ise Anayasa Mahkemesi’nin bu davada ihlal kararı sonrasında mahkemenin tensip ile birlikte sanık hakkında yakalama kararı çıkarması gerektiğini ancak bunun yapılmadığını vurgulamıştı. Sanığın kolluk görevlileri tarafından korunmuyorsa yurtdışına kaçma ihtimalinin yüksek olduğunu ifade eden Dilsiz, sanık hakkında kırmızı bülten ile arama kararı alınmasını istemişti. Dilsiz, sanığın bulunduğu yerin saptanması için HTS kayıtları ve banka kayıtlarının incelenmesini talep etmişti. İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyesi Hatice Beyza Aydemir ise Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine tabi olan devletin sadece yaşama hakkını esas yönünden değil usul yönünden de sağlaması gerektiğini ifade etmişti. Akdemir, çocukların yaşam haklarının korunması ve bu suçu işleyenlerin cezasız kalmamaları için sanığın yakalanmasına yönelik araştırma yapılmasını istemişti.
Duruşma savcısı mütalaasında sanık hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verilmesini talep etmiş, sanığın ülke dışında olduğuna dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmaması nedeniyle hakkındaki kırmızı bülten çıkarılması taleplerinin reddine karar verilmesini istemişti.
Mahkeme ara kararında, sanık hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine, sanığın nerede bulunduğu, güncel adres ve cep telefon numarasının araştırılarak mahkemeye gönderilmesi için Yüreğir İlçe Emniyet Müdürlüğüne tekrar yazı yazılmasına karar vermişti. Mahkeme, sanık hakkında verilen yurtdışına çıkmama şeklindeki adli kontrol kararının devam etmesine karar vererek, davayı 20 Ekim tarihine ertelemişti.
20 Ekim 2023 Tarihli Dördüncü Duruşma
Duruşma Öncesi
Duruşmanın görüleceği Cizre Adliyesi girişindeki polis arama noktasından geçtikten sonra giriş kattaki Baro odasına geçerek duruşmanın başlayacağı saati beklemeye başladık. Önceki duruşmaların aksine bu duruşmada adliye binasının önünde az sayıda polis ve zırhlı araç bulunuyordu. Duruşma salonunun önünde ise duruşma için gelen 5 sivil polis bekliyordu. Kısa bir süre sonra da katılan Kazanhan ailesi ve avukatları ile Şırnak Barosu yöneticileri ve duruşmayı izlemek için gelen siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin yöneticileri bulunduğumuz yere geldi. Saat 14.00’te görülmesi kararlaştırılan duruşma, aynı mahkeme görülen başka bir dava nedeniyle 1 saat 50 dakikalık gecikmeyle başladı.
Duruşmaya Katılım
Duruşma salonunda izleyiciler için ayrılan bölüm salonunun en dar yeriydi. Üçer kişinin oturabildiği dört sıra halindeki banklarda izleyiciler sıkışarak oturdu. İzleyici kısmından mahkeme heyetini ve duruşmada konuşulanları görmek ve duymak bazen zorlaşıyordu. Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) 2023 Yaz kararnamesiyle mahkemenin önceki başkanı ve duruşma savcısının görev yerlerinin değişmesi nedeniyle mahkeme heyeti değişmişti.
Katılan Nihat Kazanhan’ın annesi Ayşe Kazanhan, babası Mehmet Emin Kazanhan ile katılan avukatı ve Şırnak Barosu Başkanı Av. Rojhat Dilsiz, Diyarbakır Barosu Çocukları Hakları Merkezi üyesi Av. Ahmet Genç ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çocuk Hakları Komisyonu Yürütme Kurulu üyesi Av. Hasan Erdoğan, Av. Osman Cingözsalondaki yerlerini aldı. Hafıza Merkezi gözlemcileri, İHD Şırnak Şubesi Başkanı Esin Yılmaz, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Şırnak İl Eş Başkanı Sabuha Akdağ ve HEDEP Cizre İlçe Yöneticileri ile Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Şırnak Şubesi üyeleri, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) yöneticisi duruşmayı izledi. Duruşmayı basından yalnızca Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri izledi. Firari sanık Mehmet Nurbaki Göçmez’in yine yakalanamamış olduğu sanık sandalyesinin boş olmasından anlaşılıyordu. Sanık müdafileri Av. Hasan Kanatlı ve Av.Sertaç Yalçın da duruşmaya katılmadılar. Mahkeme’nin Ayşe Kazanhan’a Kürtçe’den Türkçe’ye tercümanlık yapması görevlendirdiği tercüman bilirkişi de salondaydı. Salonun önünde ise duruşma boyunda sivil polisler bekliyordu.
Duruşmanın Seyri
Mahkeme Başkanı tarafından heyet değişikliğini tutanağa geçirildi. Ardından, katılan avukatlarına “sanık yakalanmadı” diye açıklama yaptıktan sonra bunu tutanağa geçirdi. Adana Yüreğir İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün, hakkında yakalama kararı bulunan sanığın güncel adres ve cep telefonu numarasının titizlikle araştırılması için yazılan müzekkereye cevap vermediği de tutanağa eklendi. Ardından ilk sözü katılan Ayşe Kazanhan’a verdi. Sanığın halen yakalanmamasına tepki göstererek “Niye yakalanmadı, bunun sebebi nedir? Yakalasınlar. Kendinizi benim yerime koyun. Siz de anne, babasınız. Ne yapardınız? Oğlumun ne suçu, günahı vardı? Yakalanmasını istiyorum” dedi. Katılan Kazanhan beyanlarının hepsi tutanağa geçirilmedi. Katılan Mehmet Emin Kazanhan ise “Nihat öldürüldüğünde 12 yaşındaydı. Okuldan gelirken katledildi. Üzerinden 9 yıl geçti. Acı bir gerçek ama polis onu katletti. Sizden bir ricam var. Gerekli adımları atmanızı istiyoruz” diye belirtti.
‘Kazanhan Davası, Madımak ve Vartinis Davasında Olduğu Gibi Zamanaşımı Riskiyle Karşı Karşıya’
Ardından söz alan katılan vekili Av. Rojhat Dilsiz, yaklaşık 9 yıldır bu davayı takip ettiklerini hatırlatarak, bu davanın soruşturma, kovuşturma, temyiz ve AYM süreçleriyle hukuk fakültelerinde ders olarak okutulabilecek bir dosya olduğunu söyledi. Mahkemenin 9 yıldır devam eden yargılamada firari olan sanık hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını beklediğini hatırlatan Dilsiz, “Anlaşılan o ki sanık yakalanmayacak. Bu ülkede faili kolluk görevlilerinin olduğu dava ve soruşturmalarda cezasızlık pratiğinin izlerini görüyoruz. Madımak Davası zamanaşımı nedeniyle kapatıldı. Vartinis Davası’nın sanığı ortada yok. Bu dava da zamanaşımını uğrayacak. Buna benzer onlarca dosya var. Nihat Kazanhan Davası da bunlara benzer. Daha önce bu mahkemede Ortadoğu’da yaşanan Arap Bahar’ını 12 yaşındaki bir çocuğa (Nihat Kazanhan) yükleyen ve bunu hâksiz tahrik indirimi nedeni yapan bir gerekçeli kararla karşılaştık. Anayasa Mahkemesi, bu davada verdiği ihlalde haksız tahrik indirimine dair emsal bir karar verdi. Karardaki ihlallerin ortadan kaldırılması için bu yargılama yeniden başladı” dedi.
Firari Sanığın Baz İstasyonu ve Banka Hesap Hareketlerinin İncelenmesi İstendi
Firari sanığın yakalanabilmesi için “neler yapılabilir?” sorusunu soran Dilsiz beyanlarının devamında şunları söyledi “Belli ki ya sanık birileri tarafından korunuyor ya bir yerlerde gizleniyor ya da yurtdışına kaçmış. Bu aşamada sanığın kırmızı bülten ile aranması için gerekli işlemlerin başlatılmasını istiyoruz. Kırmızı bülten çıkarılması için Adalet Bakanlığına yazı yazılmasını talepte bulunabilirsiniz. Sanığın kullandığı cep telefonun baz istasyonu bilgileri, banka hesap hareketlerinin incelenmesini istiyoruz. Bu sayede en azından sanığın en son kaldığı yeri, kimlerle görüştüğü, hesap hareketlerini tespit etme imkanımız olur” diye belirtti.
‘Failin En Etkili Yakalanma Yöntemi Kırmızı Bültendir’
Katılan vekillerinden Av. Hasan Erdoğan ise vahim olarak nitelendirdiği bu davanın Türkiye Barolar Birliğinin tarafından takip edilmesinin nedeninin, evinin önünde oynayan 12 yaşındaki bir çocuğun öldürülmesi ve bunun faillerinin kolluk görevlileri olması olduğunu söyledi. Bu davada failler hak ettikleri cezayı alması için 24 baro ile birlikte katılma talebinde bulundukları ve bunun kabul edildiğini hatırlatan Erdoğan, Baroların bu davaya sahip çıkmasıyla sanığın ceza aldığını söyledi. Bu davayı birlikte takip ettikleri Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin kendisine “bu dava Uğur Kaymaz Davası olmayacak” dediğini aktaran Erdoğan, “Maalesef bu dosya böyle oldu. Sanığın küçük bir çocuğu öldürmesine rağmen Anayasa Mahkemesi kararından önce serbest bırakılmış olması hukuka aykırıdır. Aile de bizler de adalet istiyoruz. Ailenin adalete ulaşması için söz verdik. Failin yakalanması, adalete ulaşılması için kırmızı bülten çıkarılması gerekiyor. Fail korunmasın, cezasızlık olmasın diye bu dosyayı takip ediyoruz. Failin yakalanması için mahkemenin kolluğu yönlendirmesi, takipçisi olması gerekiyor. Bu faili en etkili yakalama yöntemi kırmızı bülten çıkarılmasıdır” diye kaydetti.
Savcı, Mütalaasında Kırmızı Bülten Talebine Değinmedi, Katılan Avukatları Hatırlattı
Av. Ahmet Genç ise bu davanın kamuoyuna mal olmuş bir dava olduğunu ifade ederek, adaletin sağlanmasını istediklerini ve bu nedenle davaya katılma taleplerinin kabul edilmesini istedi. Mütalaa için söz alan Duruşma Savcısı, daha önce bu davada katılma talepleri kabul edilen baroların katılan sıfatlarının Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından kaldırıldığına ilişkin kararı hatırlatarak, katılma talebi konusunda takdirin mahkemede olduğunu söyledi. Savcı, sanığın ifadesinin alınması için hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesini, dava dosyasındaki eksiklerin giderilmesini talep etti. Av. Rojhat Dilsiz, sanık hakkında kırmızı bülten çıkarılması konusundaki taleplerine mütalaada değinmeyen savcıya “Diğer taleplerimiz vardı” diyerek hatırlattı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, sanık hakkında kırmızı bülten çıkarılması talebini ilişkin görüşünü sorduğu Savcı, “Takdir mahkemenindir” dedi.
Mahkeme Başkanı: Yurtdışı Yasağı Var, Yurtdışına Çıkmışsa Ben de Anlamadım
Duruşma Yaklaşık 20 dakika sürdü. Ara kararın yazımı için izleyici ve katılanlar salondan çıkarıldı. Bu sırada fenalaşan Kazanhan’ın annesi Ayşe Kazanhan, duruşmaya izlemek için gelenlerin yardımıyla salondan çıkarıldı. Mahkeme Başkanı verilen kısa bir ardından duruşma salonuna çağırdığı katılan avukatlarına ara kararları sözlü olarak özetledi. Mahkeme Başkanı, sanığın yurtdışına çıkıp çıkmadığını soracaklarını belirterek, “Gelecek cevaba göre değerlendireceğiz. Şu an kırmızı bülten kararı yok” dedi. Av. Hasan Erdoğan, Mahkeme Başkanına sanık hakkında yurtdışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol kararı olduğunu hatırlatarak “Sanık illegal yollardan yurtdışına çıkmış olabilir. Onun için kırmızı bülten istiyoruz” dedi. Mahkeme Başkanı ise “Evet, yurtdışı yasağı var, ben de bunu anlamadım”cevabına verdi. Av. Hasan Erdoğan “Türkiye’de olsa bulunurdu” sözlerine Mahkeme Başkanı “Bilemiyorum, bakalım”diyerek yanıtladı.
Ara Kararlar
- Sanık hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine,
- İnterpol Genel Sekreterliğine müzekkere yazılarak sanığın Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında bir adresinin olup olmadığının sorulmasına,
- Yüreğir İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkerenin tekidine,
- Şırnak İl Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, sanık Mehmet Nurbaki Göçmez’in yurt dışına giriş ve çıkış kayıtlarının gönderilmesinin istenilmesine,
- Şu aşamada sanık hakkında kırmızı bülten ile arama kararı çıkartılması talebinin reddine,
- Yurt dışına çıkış yasağının devamına karar verildi.
Mahkeme, sanığın HTS kayıtları ve banka hareketleri incelenmesi konusundaki talepleri ara kararda değerlendirmedi. Bir sonraki duruşma 17 Ocak 2024 günü saat 14:00’te görülecek.