Deniz Tekin – 23 Haziran 2020
Mahkeme: Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2017/ 495 Esas
Diyarbakır Merkez Yenişehir İlçesinde, 10 Şubat 2013’te yapılan bir gösteriye yapılan polis müdahalesi esnasında 19 yaşındaki Şahin Öner’i zırhlı araçla ezerek ölümüne sebebiyet vermekten dolayı sanık polis memuru Selahattin Korkmaz’ın “kasten öldürmek” suçundan müebbet hapis istemiyle yargılandığı Şahin Öner Davası’nın 9. duruşması 23 Haziran Salı günü Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşti.
Duruşma Öncesi
Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Nisan 2020’de görülmesi gereken Şahin Öner davasının Covid-19 salgını nedeniyle 23 Haziran 2020 günü saat 10.00’a ertelenen 9. duruşmasını izlemek üzere sabah erkenden Diyarbakır Adliyesi önüne geldim. Salgın koşullarına rağmen adliyenin girişindeki arama noktalarında duruşmaları izlemek ya da davalara katılmak için gelen birçok yurttaş kuyruktaydı. Adalet Bakanlığı’na bağlı İş Yurtları’nda ve adliyelerde görev alan açık cezaevi hükümlülerin izinli olması nedeniyle adliye girişindeki arama noktasındaki kutular dağınıktı, burada çalışanlar yalnızca polislerdi. İki arama noktasındaki x-ray cihazından ve GBT (Genel Bilgi Toplama) kontrolünden geçtikten sonra adliyenin girişindeki ağır ceza mahkeme salonlarının bulunduğu koridora yöneldim. Duruşmanın yapıldığı 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun önüne geldiğimde mahkeme heyetinin duruşma salonunda olduğunu ancak duruşma listesinin salonun yanındaki panoya asılmadığını gördüm. Mahkeme mübaşirinin elindeki listeden duruşmanın yapılacağı saati teyit ettikten sonra salonun karşısındaki banklarda oturup duruşmanın başlayacağı saati beklemeye başladım. Bu sırada mahkeme heyetinin aldığı karar ile sanık, katılan ve avukatlar dışında kimseyi salona almadığını öğrendim. Ancak diğer duruşmaların görüldüğü bazı mahkemeler ise salonda izleyici kabul ediyordu.
İki sivil polis, salonun önünde bekleyen mübaşirin elindeki duruşma listesinin fotoğrafını çektikten sonra Şahin Öner duruşmasının hangi saatte görüleceğini ve sanığın tutuklu olup olmadığını mübaşire sordu. Mübaşir, tutuksuz yargılandığı duruşmaya sanığının katılmayacağı söyledi. Polisler salonun karşındaki bankta oturup duruşmayı beklemeye başladı. Salgına rağmen, duruşmaların görüleceği saatin yaklaşmasıyla birlikte adliye koridoru kalabalıklaştı. Bu sırada Şahin Öner’in babası Mehmet Şirin Öner ve katılan avukatı İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Abdullah Zeytun ve Diyarbakır Barosu Dava Takip Komisyonu üyesi Av. Sidar Avşar duruşmanın görüleceği salonun önüne geldi. Hep birlikte duruşmanın görüleceği saatti bekledik.
Duruşmanın Seyri ve Duruşmaya Katılım
Şahin Öner duruşması 20 dakikalık gecikme ile başladı. Salonun güvenliğini sağlamakla görevli, resmi giyimli 2 çevik kuvvet polisi duruşma salonuna girmek isteyen katılan Mehmet Şirin Öner’in üstünü aramak istedi. Buna itiraz eden katılan avukatı Av. Abdullah Zeytun, polislere müvekkilinin adliye girişinde arandığını, bu nedenle üst araması yapılmasına gerek olmadığını söyledi. Polis ise, “tedbir” amacıyla arama yapması gerektiğini” söyledi. Av. Zeytun’un, buna gerek olmadığını daha önceki duruşmalarda müvekkilinin üstünün aranmadan salona alındığını ısrarla belirtmesi üzerine polis memuru üst araması yapmaktan vazgeçti.
Katılan taraf duruşma salonundaki yerlerini aldıktan sonra davayı izlemek için gelen ben, Jinnews ve Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri, gazeteci olduğumuzu, duruşmayı izlemek istediğimizi söyleyerek mübaşirden salonda izleyicilere ayrılan kısmın kapısının açılmasını istedik. Bunun üzerine mübaşir, mahkeme başkanına talebimizi iletti ancak mahkeme başkanı Covid-19 salgını nedeniyle duruşmalara izleyici alınmayacağı kararı olduğunu belirtip salona alınmayacağımızı söylemişti.
Baba Mehmet Şirin Öner, katılan avukatı Av. Abdullah Zeytun, Diyarbakır Barosu Dava Takip Komisyonu üyesi Av. Sidar Avşar salonda kendilerine ayrılan kısma geçti. Sanıklar ve avukatları için ayrılan kısma ve SEGBİS ekranına göz attığımda sanık Selahattin Korkmaz ve avukatı Av. İbrahim Kaygusuz’un duruşmaya katılmadığını gördüm. Güvenlik için duruşma salonuna kapısının önünde bekleyen iki polisin salonun kapasını kapatması üzerine davayı izlemek için gelen sivil polisler ile birlikte salonun önünde duruşmanın bitmesini beklemeye başladık.
Bilirkişi Raporu: “Bulgular Olayın Neden ve Nasıl Meydana Geldiğini Gözler Önüne Sermektedir”
Yaklaşık 7 dakika süren duruşmanın ardından katılan tarafın taleplerini alan mahkeme heyeti ara karar yazımı için duruşmaya ara vererek katılan tarafın duruşma salonundan çıkardı. Kısa bir bekleyişin ardından solona alınan katılan avukatları kendilerine verilen duruşma tutanağı ile birlikte salondan çıktı. Duruşma tutanağına, bir önceki duruşmanın Covid-19 salgının nedeniyle ertelendiğine ilişkin mahkeme kararı, sanık avukatının olay yerinde yapılan keşfe ilişkin beyan dilekçesi ve olay yerinde yapılan keşif sonucunda hazırlanan bilirkişi raporu işlenmişti.
Olaydan 7 yıl, mahkeme kararı üzerinden 2 yıl sonra yapılan keşif sonucunda hazırlanan bilirkişi raporu okunarak dava dosyasına konuldu. Görgü tanığı, tanık polis ve sanığın hazır olduğu olay yerinde, 17 Şubat 2020 günü saat 20.30’da Öner’in hayatını kaybettiği sokakta tanıklar ve sanığın dinlenmesi, olay yerinin ölçüm, kroki, kamera çekimi ve fotoğraflanmasıyla birlikte yapılan keşif sonucunda hazırlanan 10 sayfalık bilirkişi raporu davanın görüldüğü mahkemeye sunuldu. Raporda, görgü tanıklarının da anlatımlarına yer verilerek, olay yerinde keşif tarihi ve saati itibariyle, sokağı yeterince aydınlatacak sokak ve işyeri lambalarının olduğu belirtildi. Raporda, Öner’i ezerek ölümüne neden olan 75 kod numaralı Shortland tipi zırhlı aracın bazı aksamlarının bozuk olduğu, el freninin konumu nedeniyle aracın hareket kabiliyetini kısıtladığı, dikiz aynasının motor kaputu sağ ve sol ön kısımlarda olması, ön camların tel örgülü olması nedeniyle görüşü engellediği savunuldu. Aracın, direksiyon hidroliği ve vites kolu kontrolünün çok zor olduğu savunulduğu ileri sürülen raporda, aracı kullanan kişilerin boy ve kilo ölçülerinin araştırılması gerektiği kaydedildi.
Toplumsal olaylarda kullanılacak müdahale araçlarının her koşula uygun görüş açısına sahip olması gerektiği ifade edilen raporda, zırhlı aracın içinden dışarının zor görüldüğü ve araçta bulunması gereken kamera sisteminin olmadığı belirtildi. Aracın dar yerlere girme kabiliyetinin olmadığı vurgulanan raporda, bunun hem sürücü hem de karşı tarafın can güvenliğini tehdit ettiği görüşüne yer verildi. Raporun sonuç kısmında, toplumsal olaylara müdahale sırasında görevli polislerin yasa dışı da olsa eylemcilerin canlarını koruma amacıyla daha dikkatli bir şekilde araç ve teçhizatlarını kullanmaları gerektiği vurgulandı. Öner’in koşarken durması ve ellerini havaya kaldırarak zırhlı aracın önünde birden neden durduğunun anlaşılamadığına işaret edilen raporda, “Olay yerinde elde edilen bulgular bu olayın neden ve nasıl meydana geldiğini gözler önüne sermektedir” denildi.
Av. Zeytun: “Tanıkların Beyanlarında Net Şekilde İfade Ettiği Üzere Sanığın Maktule Bilerek Çarptığını Görmekteyiz”
Duruşmada ilk olarak söz alan Baba Mehmet Şirin Öner, daha önceki duruşmalarda verdiği beyanlarını tekrar ettiğini söyleyerek, sanığın cezalandırılmasını istedi. Katılan avukatı Av. Abdullah Zeytun ise daha önce verdikleri beyanları tekrar ettiğini belirterek “Gelen keşif raporu ve yazılara ve bilirkişi raporuna beyanda bulunmak üzere süre talep ederiz. Bilirkişi raporunu üstün körü inceleme fırsatımız oldu. Orada zırhlı araç görüntülerinin mahkeme tarafından istenilmesi halinde gönderilebileceği hususuna değinilmiştir. Bu nedenle zırhlı aracın kendi kamarasındaki görüntüye ilişkin kamera görüntülerinin istenilmesini talep ederiz. Birlikte keşfe gittik. Keşif esnasında mahkeme heyeti net olarak vakıf oldu. O caddeye zırhlı aracın giriş hızı, (sanığın aracı) kontrol etmesi mümkünken hızını düşürme imkânı da varken tanık beyanlarında net şekilde ifade ettiği üzere maktule bilerek çarptığını görmekteyiz. Daha önceki beyanlarımızdaki ifadelerimi tekrar ederek, sanığın tutuklanmasını talep ederiz. Özellikle olay yeri incelemesinde zırhlı aracın girdiği sokağın geniş olması, geldiği yönün savrulma ihtimalinin olmadığı ve (zırhlı aracın) hızını düşürme ihtimali ortadadır. Sanığın beyanının aksine, tanıklar (olayı) tam karşıda en fazla 15-20 metre mesafede net olarak görülebilecek bir yerden tanık oldukları hususunda beyanda bulundular. Orada maktulün durma pozisyonundayken sanığın kullandığı zırhlı aracın çarptığını ifade etmişlerdir. Bu nedenle suçun vasfı ve delil durumu da gözetilerek sanığın tutuklanmasına karar verilmesini talep ederiz” dedi.
Av. Avşar: “Sanığın Delilleri Değiştirme İhtimali Yüksektir”
Diyarbakır Barosu Dava Takip Komisyonu üyesi Av. Sidar Avşar ise meslektaşının beyanlarına katıldığını ifade ederek “gerek dosya içerisindeki deliller gerek tanık beyanlarında olayın kasten işlendiği açık olduğunu” söyledi, ve “CMK 100’üncü maddede belirtilen tutuklama nedenlerinin gerçekleştiğini” vurguladı. Av. Avşar savunmasının devamında, “Zira deliller hali hazırda toplanmaya devam etmektedir. Sanığın delillere sirayet etme ve delilleri değiştirme ihtimali çok yüksektir. Biz sanığın tutuklanmasını talep ederiz” diye belirtti. Son olarak söz alan İddia makamı ise dava dosyasına gelen belgeler ve katılan avukatlarının beyanlarına karşı bir diyeceğinin olmadığını belirterek, dava dosyasındaki eksiklerin giderilmesini istedi.
Mahkeme Olaydan 7 Yıl Sonra Zırhlı Aracın Kamera Görüntülerini İstedi
Mahkeme heyeti, yaklaşık 10 dakika süren duruşmada, sanığın tutuklanması yönündeki talebi reddetti. Ara kararlar şöyle:
- İddianameye konu olay sebebi ile olay anına ilişkin suça karışan zırhlı polis otosuna ilişkin kamera kaydı ve video kaydının bulunup bulunmadığı hususunun varsa mahkememize gönderilmesi için Diyarbakır (Emniyet Müdürlüğü) Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına,
- 1 Nolu ara karar ihmal edilmesi halinde duruşma günü beklenilmeksizin dosyanın 8. Celse 3 nolu ara karar gereğince bilirkişi raporu aldırılmak üzere talimat yazılmasına,
- Keşifte görev alan bilirkişilere sarf etmiş oldukları emek ve mesaisine karşılık 500’er TL toplamda 1000 TL ücret takdirine, bu hususta sarf müzekkeresi düzenlenmesine,
- Müştekiler vekilinin bu aşamada yerinde görülmeyen tutuklama taleplerinin reddine.
- Müştekiler müdafine bilirkişi raporuna ilişkin beyanda bulunmak üzere gelecek celseye kadar süre verilmesine,
Karar verildi.
Av. Zeytun: “Toplumsal Müdahalede, Zırhlı Aracın Silah Gibi Kullanıldığını Görüyoruz”
Duruşma sonrasında davanın geldiği aşamaya ilişkin değerlendirmede bulunan katılan avukatı AV. Abdullah Zeytun şunları söyledi: “7 yılı aşan bir süreçte etkisiz bir yargılama sürüyor. Bu dava, sanığın ve müdafisinin dahi duruşmalara katılmadığı, mahkemenin belgeler üzerinde işlem yaptığı bir davaya dönüştürülmek isteniyor. Bizler de Şahin Öner’in ailesi ile birlikte olayın ilk gününden itibaren sanığın bu suçu bilerek işlediğini ısrarla ifade ettik. Dava dosyasındaki tanık beyanları, bilirkişi raporları, Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı raporları bu hususu doğrulamaktadır. En son olarak Şubat ayında gittiğimiz olay yerinde yapılan keşifte de bu duruma bir kez daha tanık olduk. Sanığın zırhlı aracın hızını ve onu kontrol etme imkânı bulunmasına rağmen toplumsal bir gösteriye müdahalede sanığın zırhlı aracı bir silah gibi kullandığını görüyor ve düşünüyoruz. Bu olayı gören tanık beyanlarının kanaati de böyle. Dava dosyasındaki deliller de bu hususu doğrulamaktadır. Gerçeklerin ortaya çıkması ve adaletin tecelli etmesi için bu davanın ısrarlı takipçisi olacağız.”
“Şu Ana Kadar Yapılan Tüm İşlemler Müşteki Tarafın Israrlı Girişimleri Sonucunda Yapıldı”
Av. Abdullah Zeytun, Şahin Öner’in ölümünden 7 yıl sonra olay yerinde keşif yapılması ve mahkemenin zırhlı aracın kamera görüntülerini 7 yıl geçtikten sonra istemesine ilişkin olarak şu değerlendirmede bulundu: “Olay yeri keşfinin yapılması ve zırhlı araca ait kamera görüntüleri soruşturmanın en başında ivedilikle yapılması gereken işlemler olmasına rağmen ısrarla sürüncemede bırakıldı. Bilindiği üzere bu davanın soruşturmasında Şahin’in ‘polise patlayıcı madde atarken yaşamını yitirdiği’ iddiası üzerine işlem başlatıldı. O dönem valilik de yaptığı ilk açıklamada bunu ifade etti. Açıkça yargıyı yönlendirme, delilleri gizleme ve soruşturmayı tümü ile etkisiz kılmayı amaçlayan girişimler vardı. Tanık beyanları, alternatif raporlar ve olaya ilişkin 112 Acil görüşme kayıtları ile birlikte itirazlarımız doğrultusunda dosya 4 yıl aradan sonra kovuşturmaya dönüştü. Şu ana kadar yapılan tüm işlemler müşteki aile ve vekillerinin ısrarlı girişimleri sonucunda gelişebildi. Tüm bu saydığımız somut verilere rağmen sanık polis bırakın tutuklanmasını halen görevi başında olduğunu ifade edelim.”
Bir sonraki duruşma 8 Ekim 2020 günü saat 10:35’te görülecek.