Sidar Avşar – 29 Mayıs 2018
Mahkeme: Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Dosya No : 2017/495 E.
Polis memuru Selahattin Korkmaz’ın 2013 yılında Diyarbakır’da bir gösteriye yapılan müdahale sırasında Şahin Öner’i zırhlı araçla ezerek ölümüne sebebiyet vermekten dolayı “kasten öldürmek” suçundan yargılandığı Şahin Öner Davası’nın üçüncü duruşması 29 Mayıs 2018 Salı günü Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşti.
Duruşma Öncesi ve Duruşmaya Katılım
Salı ve Perşembe günleri Diyarbakır Adliyesi için en kalabalık günler. Duruşmaların çok yoğun olduğu bu iki günde zaman zaman ağır ceza mahkemelerinin olduğu koridorda yürümek bile zorlaşıyor. Nitekim Şahin Öner Davası duruşmasının olduğu gün de böyle bir gün. Saat 10:30’da başlayacak duruşma için adliyeye gittiğimde duruşma salonunun önünde tarafları ve avukatları görmeye çalıştım. İlk bakışta göremesem de, kalabalığı yarıp geçmeye çalışırken katılan Mehmet Şirin Öner ve Av. Abdullah Zeytun’la karşılaştık. Kısa bir hal hatır sorma kısmından sonra duruşmanın birazdan alınacağını söylediler. Açıkçası duruşmanın saatinde alınacaklarını söylediklerinde şaşırdım, ama bu şaşkınlığım fazla uzun sürmedi. Çünkü Şahin Öner dosyasını almadan önce araya iki tane daha dosya koydular, sonra hah! Tam bizi alacaklar derken mahkeme heyeti ara verdi. Böylece duruşma saat 11:30’da başladı.
Duruşma öncesinde avukatlar ve aile koridorda beraber beklediler. Sanık Selahattin Korkmaz’ın SEGBİS sistemi ile hazır edilip edilmeyeceğini sorduğumda ise, sanığın hazır olduğunu söylediler. Böylece içeriye girdik. Duruşmada katılan vekilleri olarak Diyarbakır İHD Şube Başkanı Av. Abdullah Zeytun, Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Cihan Ülsen, Av. Rahşan Bataray, Av. Ercan Yılmaz, Av. Yusuf Erdoğan ve Av. Hasan Yalçın katıldı. Sanık Selahattin Korkmaz ve avukatı Av. İbrahim Kaygusuz ise Beykoz Asliye Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS sistemi ile duruşmaya katıldılar.
Sanık: “Ben bir şahsı ezdiğimin farkında değildim”
Mahkeme başkanı duruşmaya sanığın ifadesi ile başladı. Sanık ifade verirken mahkeme başkanı sık sık sanığa sorular sorarak, ayrıntılı bir şekilde ifade alıyordu. Sanık Selahattin Korkmaz ifadesinde şunları söyledi: “Biz bir anons üzerine başka bir olay yerine gittik, tam oradan çıkarken Şehitlik caddesinde bazı şahısların yüzünü kapatarak, yolu trafiğe kapattığı bilgisi geldi. Biz de bunun üzerine olay yerine gittik. Shortland marka zırhlı aracı ben sürüyordum. Yan koltukta şefim Mehmet Emin Çakar, arka tarafta Bilal Aygör ve İsmail Göz oturuyordu. Olay yerine vardığımızda 15-20 kişinin yolu kapattığını gördük. Sokak lambalarının hiçbiri yanmıyordu, bizim ise tepe lambalarımız açıktı. Şahıslara dağılmaları için uyarıda bulunduk, ancak onlar molotof ve ses bombalarıyla bize saldırıda bulundular. Olay yerinde bizden başka emniyete ait zırhlı bir araç daha vardı. Şahıslar ara sokağa kaçmaya başlayınca ben de şefimin talimatıyla ara sokağa girdim. Biz sokağa girdiğimizde araca molotof atmaya başladılar, ön kaput yanmaya başladı. Sonra sokağın çıkmaz sokak olduğunu anlayınca yavaş yavaş ileri geri manevra yaparak dönüş aldım. Molotof tozdan ve dumandan çevrede bir şey görünmüyordu, sokak ışıkları da yanmıyordu. Dönüş aldıktan sonra sokaktan çıkarken manavın yanındaki duvarın dibinde yerde bir kişinin yattığını gördük.”
Bu esnada mahkeme başkanı sanığa “Sen bir kişiyi ezdiğinin farkında değil misin?” diye sordu. Sanık buna hitaben “Ben bir şahsı ezdiğimin farkında bile değilim. Benim kullandığım araç dört ton ağırlığında, yüksek bir araçtır. Aracın camları da normal araçlar gibi değildir, görüş açısı çok kısıtlıdır. Bir de üzerimize molotoflar yağıyordu, etraf karanlıktı. Ben ezmedim, olayda hiçbir kusurum yoktur,” cevabını verdi.
Mahkeme başkanı bu sefer sanığın soruşturma aşamasında alınan ifadesini inceledi. Bunun üzerine sanığa, “Soruşturma aşamasında yerde yatan şahsın yerden kalktığını söylemişsin. Şahıs yerden kalktı mı?” diye sordu. Bunun üzerine sanık, “Şahıs yerde yatıyordu, daha sonra diğer shortland aracındaki polisler araçtan indiğinde şahıs yerden kalktı. Diğer polis arkadaşlarımız şahsın koluna girdiler,” cevabını verdi.
Mahkeme başkanı, sanıkla aynı araç içerisinde bulunan Mehmet Kaçar’ın yapmış olduğu telsiz konuşmasında bir kişinin aracın altında ezildiğini söylediğini, yine bir kadının 112’yi arayarak olay yerinde bir kişinin ezildiğini belirttiğini hatırlattı. Ve sanığa “Adam senin yanında telsiz konuşması yapmış, sen duymadın mı?” diye sordu. Sanık ise “Telsiz bağlantısını araç içerisinde bulunan şefimiz Mehmet kuruyordu. Aracı kullanmaktan ve önüme bakmaktan telsiz konuşmalarını dinleyemedim, ne söylediğini bilmiyorum,” diye cevap verdi.
Mahkeme başkanı “ATK raporuna bir diyeceğin var mı?” diye sordu. Sanık kullandığı aracın 4 tonluk bir araç olduğunu tekrarladı. Bir şahsı bilerek ezmesi durumunda tekrardan ayağa kalkmasının mümkün olmadığını, paramparça olması gerektiğini söyledi.
Devamında sanık avukatı, müvekkiline müdahale ettikleri grupla bir husumetinin olup olmadığını ve aynalardan sağı-solu rahatlıkla görüp görmediğini sordu. Sanık sırasıyla “Yoktur” ve “Göremiyordum” diye cevap verdi.
Tanık Dağ: “Çocuğun elinde molotof vardı şeklinde ifade ver dediler”
Sanık ifadesinden sonra duruşma tanık ifadeleriyle devam etti. İlk olarak, tanık Yılmaz Dağ’ın ifadesi alındı.
Yılmaz Dağ “Sokakta toplumsal bir olay vardı, ben dükkanın içindeydim. Molotof kokteyli, havai fişeklerin patladığını görmedim, yol trafiğe kapatılmamıştı, çöp konteynırları devrilmemişti. Yasadışı bir eylem illa ki vardı ama ben ölen kişinin elinde bir şey görmedim. Panzerler içeri girdiğinde gençler yoktu. Panzer ölenin üstünden geçti ve sürükledi. İkinci binanın başına kadar götürdü, ikinci panzer geldi, tam ölenin başında durdu. Ölen panzer onu ezmeden önce iki elini havaya kaldırmıştı, sokağın ortasındaydı. Panzer viraj alıp sokağa girdi, panzer dönüş aldıktan sonra ölen kişi ile arasında 5-6 metre mesafe vardı. Sokak karanlık değildi, sokak lambaları, dükkanın ışıkları ve polis aracının farları yanıyordu. Polis arabasının öleni görmemesi mümkün değildi. İkinci panzer geldikten sonra kendi aralarında tartışmaya başladılar, olayı gören olup olmadığını sorunca ben de gördüğümü söyledim.” şeklinde ifade verdi. Mahkeme başkanı tanığa önceki ifadesinde “Şahin’in elinde molotof vardı” şeklindeki beyanını hatırlattı. Tanık ise, “Olaydan sonra beni de hastaneye götürdüler. Bana ‘Çocuğun elinde Molotof vardı şeklinde ifade ver’ dediler. Morga götürdüler, öleni teşhis ettirdiler. Eli filan da kesik değildi,” şeklinde cevap verdi.
Tanık ifade verirken sanık avukatı, tanığın sesini duyamadıklarını belirtti. Bunun üzerine mahkeme başkanı “Ben size anlatırım,” şeklinde cevap verdi.
Sanık avukatı ise tanığa olayı nerden gördüğünü, yaralının ayağa kalkıp kalkmadığını ve çarpmadan sonra Şahin’in aracın neresinden çıktığını sordu. Tanık bunun üzerine olayı 3-4 metrelik çok yakın mesafeden gördüğünü, yaralanan şahsın ayağa kalktığını görmediğini, ikinci panzerdeki polislerin 5 dakika kadar Şahin’in başında durduklarını, ellerinden ve ayaklarından tutarak araca bindirdiklerini ve yürütmediklerini söyledi.
Tanık ifadesinden sonra sanık “Şahsın üzerinde bulunan materyaller, polisin yaptığı telsiz konuşmasında eldivenler şahsın olay yerinde olduğunu göstermektedir” şeklinde itirazda bulundu. Sanık avukatı ise “Tanık olayı bayram yeri gibi anlatıyor, ifadeleri kabul etmiyoruz” şeklinde beyanda bulundu. Tanık ifadesinden sonra sanığın ve avukatının biraz gergin oldukları tarafımca gözlemlendi.
Tanık Çartay: “Bence olay kaza değildi”
İlk tanığın ifadesinden sonra, katılan vekilleri ikinci tanığın Asliye Ceza Mahkemesi’nde ifadesinin alındığını, mahkemenin isterse tanığı dinlemeyebileceğini belirttiler. Mahkeme başkanı ise tanığın ifadesini tekrardan almak istediğini söyledi. Bunun üzerine ikinci tanık olan Levent Çartay duruşma salonuna geldi.
Tanık Levent Çartay ifadesinde; “Olay günü amcamların evindeydim. Ev apartmanın beşinci katındaydı, balkonu sokağa bakıyordu. Sokak karanlıktı, toplumsal olaylar vardı, ben sokağı balkondan izledim. Cadde başında 6-7 kişi slogan atıyordu, iki tane zırhlı araç arka arkaya sokağa girdiler. Panzer sokağa çok hızlı bir şekilde girdi, neredeyse duvara çarpıyordu. Gençler kaçmaya başladı, hayatını kaybeden kişi arkasını dönüp koşmaya başladı, 10 metre kadar yolun ortasında koştuktan sonra durdu ve panzere doğru dönüp iki elini kaldırdı. Bu sırada panzerle çocuk arasında beş metre kadar mesafe vardı, ama panzer hiç yavaşlamadı. Panzer çarptıktan sonra da durmadı diğer gençlerin peşinden gitti. Çocuk panzerin görüş mesafesindeydi, panzerin fren yaptığını düşünmüyorum. Devamında ikinci panzer geldi, çocuğun başında durdu. İkinci arabadan inen polisler yerdeki yaralı çocuğa küfrettiler. Polislerden biri amirini aradı, amire çocuğun ses bombası patladı diye bilgi verdiler. Çocuğun elinde bir şey olduğunu görmedim. Ancak cadde başındaki çocukların bazılarının elinde patlayıcı maddeler vardı. Olaydan iki gün sonra sivil polisler geldi, olayı gören kimse var mı diye araştırma yapıyorlardı. Ben de gidip olayı gördüğümü söyledim. Bence ezen kişi bilerek ezdi, olay kaza değildi,” şeklinde ifade verdi.
Tanık ifade verirken mahkeme üyelerinden biri “Beşinci kattan sesler duyuluyor muydu?” diye sordu. Tanık, “Duyuluyordu” diye cevap verdi. Devamında sanık avukatı “Peki beşinci kattan karanlıkta görebiliyor muydunuz?” diye sordu. Tanık, “Simaları göremiyorduk ama silüetler net bir şekilde belli oluyordu,” diye cevap verdi.
Sanık avukatı söz olarak beşinci kattan olayı bu kadar net görmesinin mümkün olmadığını ve olay yerinde keşif istediklerini belirtti.
Devamında katılan vekillerinden Av. Abdullah Zeytun ve Av. Rahşan Bataray söz alarak; sanık ve tanık beyanlarına karşı beyanda bulunmak için süre talep ettiler. Polisin olayı bilerek gerçekleştirdiğini, tanık beyanları, ATK raporları ve 112 acil servis kayıtları dikkate alındığında olayın kasten gerçekleştiğinin açık olduğunu belirttiler ve sanığın tutuklanmasını talep ettiler.
Mahkeme heyeti ise kurmuş olduğu ara kararlarında, sanığın tutuklanmasını mevcut delil durumu itibariyle reddetti, katılan vekilleri ve sanık avukatına tanık beyanlarına karşı beyanda bulunmaları için süre verdi. Tutanak tanığı olan ve aynı zamanda Şahin Öner’i ezen araç içerisinde olan İsmail Göz’ün ifadesinin alınmasının beklenmesine karar verildi. Ayrıca mahkeme heyeti sanık avukatının keşif talebini de reddederek duruşmayı 18 Eylül 2018 tarihi saat 10:00’a bırakılmasına karar verdi.