Esra Kılıç, Deniz Tekin – 21 Ekim 2025
Mahkeme: Cizre 4. Asliye Ceza Mahkemesi
Esas No: 2024/220
Şırnak’ın Cizre ilçesinde 9 Ekim 2009’da düzenlenen protesto gösterilerine müdahale eden kolluk güçlerinin kullandığı gaz fişeği, evinin balkonunda, annesinin kucağında bulunan 18 aylık Mehmet Uytun’un başına isabet ederek yaşamını kaybetmesine neden oldu. Yaklaşık 11 yıl süren soruşturma sonrasında, Uzman Jandarma Hakan Alkan hakkında “taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçlamasıyla iddianame hazırlandı. Cizre Asliye Ceza Mahkemesi 7 Haziran 2021 tarihinde sanığı “taksirle ölüme neden olma” suçundan 3 yıl hapis cezasına çarptırdı, ardından bu cezayı 18.200 TL adli para cezasına çevirdi. İstinaf Mahkemesinin bozma kararı ardından yeniden görülen davada sanık Hakan Alkan’ı “taksirle ölüme neden olma” suçundan bu kez 3 yıl 4 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Ancak Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, eksik araştırma gerekçesiyle bu kararı bir kez daha bozdu. Mehmet Uytun Davası’nın bozma sonrası görülen 5. duruşması 21 Ekim 2025’te Cizre 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşti.
Duruşma Öncesi
Katılan Uytun ailesi avukatları Diyarbakır’da olduğu için Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile davanın görüldüğü Cizre 4. Asliye Ceza Mahkemesi bağlanmayı talep etmişti. Mahkemenin duruşma arasında yazdığı talimat doğrultusunda SEGBİS bağlantısının Diyarbakır 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nin salonunda yapılmasına karar verilmişti. Sanık müdafileri de uzun zamandır duruşmalara Ankara Adliyesi’nden SEGBİS ile bağlanıyordu. Katılan Uytun ailesinin de Cizre'de görülen davanın bu duruşmasına katılmayacağına dair bilgi aldığımız için izlemeyi Diyarbakır 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapmaya karar verdik.
Diyarbakır Adliyesi'nin girişindeki arama noktalarından geçerek binanın ikinci katındaki Diyarbakır 13. Asliye Ceza’nın kalemine gittik. Talimat duruşmasının nerede yapılacağını sorduğumuz kalemdeki memur, tüm mahkemelerin duruşma salonlarının salı günleri dolu olduğunu, boş SEGBİS odası arayacağını söyledi. Bu esnada katılan vekili Av. Yakup Güven de duruşma salonunu sormak için kaleme gelmişti. Asliye Ceza Mahkemelerinin duruşma salonlarını birlikte gezdiğimiz kalem memuru, avukatların SEGBİS aracılığıyla başka bir kentteki duruşmalara bağlanması için yazılan talimatları reddettiklerini, ancak bu bağlantı için uygun bir salon bulmaya çalışacağını söyledi. En sonunda savcılık SEGBİS odasının boş olduğunu gören memur, burada duruşmaya bağlanması uygun buldu.
Kalem memuru Cizre 4. Asliye Ceza Mahkemesi mübaşiri ile telefonda konuştuğunu, sırası gelince bağlantı için arayacaklarını söyledi. Ardından katılan vekili Av Yakup Güven’e arama geldiğinde nasıl cevaplayacağını SEGBİS ekranından gösterdi. Yaklaşık 10 dakika bekledikten sonra Cizre 4. Asliye Ceza Mahkemesi ile SEGBİS bağlantısı kuruldu. Mahkemenin ekranında sadece sanık kürsüsü görünüyordu. Av. Yakup Güven, mübaşire hakim ve savcıyı da görmek istediğini belirterek, kameranın düzetilmesini talep etti. Hakim, kamera görüş açısını ayarlayan aparatın arızalandığını söyledi. Av Yakup Güven “Hakim mi değişti? Ben göremediğim için sesten anlamaya çalışıyorum?” sorusunda Hakim de “Evet ben yeni geldim.” Av. Güven de “Hoş geldiniz” dedi.
Hakim, Adalet Bakanlığı’nın genelgesine göre, avukatların müvekkili olmadan SEGBİS ile duruşmalara katılımlarının mümkün olmadığını hatırlatarak, bugüne kadar bunu kabul ettiklerini ancak bundan sonra kendisinin bu uygulamaya devam etmeyeceğini söyledi. Bunu duruşma sırasında yineleyen Hakim, bundan sonraki duruşmalarda SEGBİS ile bağlanmayı kabul etmeyeceğini, avukatlar gelemeyecek ise yerlerine yetki belgesi ile başka avukatı görevlendirmeyi göz önünde bulundurabileceği tavsiyesinde bulundu.
Duruşmaya Katılım
Duruşma kararlaştırılan saatten 5 dakika geç başladı. Uytun ailesi vekili ve İHD Diyarbakır Şubesi Hukuk Komisyonu üyesi Av. Yakup Güven Diyarbakır'daki SEGBİS odasından duruşmaya bağlandı. Mehmet Uytun’un annesi katılanlar Kevzer Uytun ve babası Turan Uytun duruşmaya katılmadı. Sanık müdafii Av. Meryem Kılıç Ankara 68. Asliye Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS üzerinden duruşmaya bağlandı. Sanık Hakan Alkan duruşmaya katılmadı. Hafıza Merkezi ve İHD Diyarbakır Şube yöneticisi Diyarbakır'daki SEGBİS odasından duruşmayı izledi.
Duruşmanın Seyri
Mahkemenin hakimi ve savcısı değişmişti. Heyet değişikliği tutanağa geçirilip, yoklama yapıldı. Hakim, Milli Savunma Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın mahkemeye gönderdiği yazılarda, Uytun’un ölümüne neden olan mühimmatın envanterlerinde olmadığını söylediğini aktardı ve bunu tutanağa geçirdi. Hakim, Jandarma Genel Komutanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’nın mahkemeye gönderdiği yazılarda, Uytun'un ölümüne neden olduğu düşünülen 40 MKE MOD 63 GE MKE 06 B 101-003 kafile numaralı gaz fişeğinin mühimmatının envanterlerinde olmadığını bildirdiklerini aktardı. Katılan vekili Av. Yakup Güven, Jandarma yazısını gördüklerini ancak MSB yazısını UYAP’dan görmediklerini söyledi. Sanık avukatı kendilerinin de bu evrakı göremediklerini ekledi. Bunun üzerine Hakim, celse arasında dava dosyasına gelen MSB yazısını okuyarak, “Kırmızı fişek kapsülünün Bakanlığımız envanterinde bulunmadığı tespit edilmiştir” ifadesini aktardı.
Sanık müdafi Av. Meryem Kılıç, MSB ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın gönderdiği yazılarda ilgili mühimmatın 2011 yılında Şırnak Jandarma Komutanlığına teslim edildiğini ancak Uytun’un hayatını kaybettiği tarihin ise 2009 yılı olduğunu ve bunun dikkate alınmasını talep ettiğini belirtti. Av. Kılıç, “Ceza muhakemesinin temel ilkesi ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesidir. 2009 yılının öncesi mühimmatın bulunma durumu jandarmanın gelen yazı cevabında da şüphede kalmaktadır.” dedi.
Ardından beyanda bulunan katılan müdafi Av. Yakup Güven, Jandarma Genel Komutanlığı’nın mahkemeye gönderdiği cevabi yazıda mühimmata ilişkin kayıtların bulunmadığını söylediğini, ancak bunun 2009’dan önce bu fişeğin kullanılmadığı anlamına gelmediğini, kayıtlarının tutulmamış olabileceğine dikkat çekti. Bu nedenle mühimmatın envanterde bulunması ihtimali olduğunu, bu durumun dikkate alınması gerektiğini ifade etti.
Av. Güven’in, önceki hakimin, olayı canlandıracak şekilde keşif yapılması niyeti olduğunu, bunun değerlendirilmesi gerektiğini söylemesi üzerine araya giren Hakim, “Zaten soruşturmaa aşamasında keşif yapılmış” dedi. Savunmasına kaldığı yerden devam eden Av. Güven, sanığın daha önce yaptığı savunmalarda olayın failinin kendisi olmadığını, olay yerini tarif ederek anlattığını hatırlatarak, “Bu nedenle olay mahallinde keşif yapılması, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına hizmet edecektir. 16 yıl geçmiş olmasına rağmen tutuklanmayan sanık hakkında tutuklama kararı verilmesini talep ediyoruz” dedi.
Savunmasına ekleme yapmak için tekrar söz isteyen sanık müdafi Av. Meryem Kılıç, “Katılan vekili 2009’dan önce mühimmatın bulunma ihtimalini dile getiriyor. Ancak ceza hukukun temel ilkelerinden şüpheden sanık yararları ilkesi gereği, ihtimale dayalı envantere bulunma durumu şüphede kalmaktadır” eklemesini yaparak önceki beyanını vurguladı.
İddia makamı mütalaasında, adli emanette bulunan ve olay yerinde ele geçirildiği anlaşılan kırmızı kapsül ile yine olayda jandarmadan alınan silahın, Ankara Jandarma Kriminal Daire Başkanlığına gönderilerek, en son alınan bilirkişi raporunun 19’uncu sayfasında belirtilen eksiklikler de gözetilerek kapsülün belirtilen silahtan çıkıp çıkmadığı ve söz konusu kapsülün küt travma oluşturacak şekilde 18 aylık bir bebeğin kafasına gelmesi halinde, isabet ettiği yerde yanık izi oluşturup oluşturmayacağının tespiti için müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep etti. İddia makamı, keşif talebinin ise gelen cevabi yazıya göre tekrar değerlendirilmesini istedi.
Sanık müdafi müdafi Av. Meryem Kılıç, savcının okuduğu mütalaayı duymadığını söylemesi üzerine Hakim, mütalaayı tekrar etti. Mütalaayı karşı sanık avukatı, ‘Takdir mahkemenindir’ dedi.
Ara Kararlar
Mahkemenin ara kararları şöyle,
- “Olay yerinden ele geçirilen kırmızı renkli kapsülün adli emanette bulunup gasp fişeği atılan silahtan atılıp atılmadığının ve ayrıca isabet ettiği bir kişide yanık izi oluşturup oluşturmayacağı hususunun değerlendirilmesi amacıyla Ankara Jandarma Kriminal Laboratuvar Müdürlüğüne müzekkere yazılarak kovuşturma aşamasında alınan son bilirkişi raporunun 19. Sayfasında belirtilen Diyarbakır kriminal laboratuvar müdürlüğünün yaptığı incelemeye yönelik eksiklikler de değerlendirilerek olay yerinde ele geçen kırmızı kapsüllü fişeğin emanetteki silahtan atılıp atılmadığının net bir şekilde tespitinin istenmesine ayrıca isabet ettiği kişide yanık izi oluşturup oluşturmayacağının da incelenmesine,
- Soruşturma aşamasında keşfin yapılmış olması ayrıca olayın gerçekleştiği binanın yıkılmış vaziyette olması soruşturma aşamasında alınan rapor ve keşiften anlaşıldığından ve istinaf ilamında da keşif yapılmasına yönelik bir değerlendirme bulunmadığı da gözetildiğinden talebin reddine,
- Katılan vekilinin tutuklama talebinin reddine.”
Bir sonraki duruşma 20 Ocak 2026 günü 10.35 saatinde görülecek.
Duruşma Sonrası
Katip, duruşmanın ertelendiği günü aktardığı sırada hakim açıklama yaptı. Hakim, “Bilirkişi raporunda eksikliklerden bahsediyor. O hususu netleştirmek için müzekkere yazdık. Olay yerine gidilmiş ev yıkılmış zaten bundan dolayı keşif talebini reddettik. Sonraki duruşmalarda müvekkiliniz yanınızda değilse SEGBİS kabul etmiyoruz. Yetki belgesiyle avukat görevlendirmesi yapabilirsiniz, iyi çalışmalar.” dedi ve SEGBİS’i kapattı.
Mühimmata İlişkin Hazırlanan Bilirkişi Raporu
Uytun’un ölümüne neden gaz fişeğine ilişkin, Ateşli Silahlar Uzmanı Emekli Jandarma Albay tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 20 Mayıs 2024 tarihli 27 sayfalık bilirkişi raporunun “Sonuç” bölümünde şu değerlendirme ve tespitlerde bulunuldu, “Mühimmatın halen gaz çıkarmaya devam ettiği esnada çocuğun özellikle taze bedeninde yanık ve sıyrık izi bırakacağı, anneyle yüz yüze olduklarından an itibariyle annede de mutlaka bir iz olması gerektiğinin değerlendirildiği,
Jandarma ve Kara Kuvvetleri envanterlerinde bulunan ve olay gününde kullanıldığı iddia edilen her iki ayrı mühimmatın (tutanaklarda bahsi geçen aynı kafile numaralı mühimmatlarla) Laboratuvar ortamı veya üreticiler tarafından teknik anlamda balistik, fiziksel ve kimyasal etkilerine yönelik test ve ölçümlerinin yapılarak hakem incelemesi neticesinde daha fazla bilimsel verinin tespit edilebileceğinin değerlendirildiği, Sonuç ve kanaati ile tanzim edilen iş bu rapor Sayın Mahkeme'nin takdirlerine saygı ile arz olunur.”
Mahkemenin Araştırılmasını İstediği Eksiklikler
Mehmet Uytun’un ölümüne neden olan ve olay yerinde bulunan kırmızı renkli bombaatar mühimmatına ilişkin, Diyarbakır Kriminal Laboratuvar Müdürlüğü’nün hazırladığı balistik inceleme raporunda yer alan ve bilirkişi raporunun 19. sayfasında belirtilen ile savcı ve mahkemenin araştırılmasını istediği eksiklikler şöyle :
“(1) Silahın tanımı ve özellikleri net bir şekilde belirtilmemiştir.
(2) Silah üzerindeki noktalayıcı aparatından bahsedilmemiştir.
(3) Silahtan atılan mühimmatın tespiti için tek bir mukayese mühimmat kullanılmıştır. Oysa bilinen bir husustur ki balistik incelemelerde öncelikle tetkiki istenen silahtan en az dört adet mukayese kovan ve çekirdek alınmaktadır.
(4) Olayda laboratuvara kırmızı mermiye ait boş kovan gönderilmemiştir. (çünkü tespit edilememiştir) Bu boş kovana kapsul montelidir. Kapsüle silaha ait iğne temas ederek balistik açıdan en önemli iz olan iğne izini bırakır. Boş kovan olmadığından dolayı bu izin karşılaştırılması yapılamamıştır.
(5) Ayrıca boş kartuş üzerinde içerisindeki oluşan 151 sebebi ile genleşme meydana gelerek atım yatağındaki silaha ait izleri üzerine alır. Balistik bu izleri de tamamlayıcı unsur olarak değerlendirmeye alır. Bu olayda Kartuş olmadığından böyle bir hususun incelenmesi mümkün değildir.
(6) Aulan silah yiv ve set ihtiva ettiğinden namlu izleri esas alınacaktır. Balistikte namlu izleri incelenirken genelde uzun ve kısa namlulu silahlarda çekirdeğin üzerindeki izfer mukayese edilir. Bu mukayesede öncelikle 4 adet mukayese çekirdeğin ortak özellikleri tespit edilir sonra suç konusu silahtaki çekirdeğin üzerindeki izler karşılaştırılır. Bu İzler de genel olarak yaklaşık 9-10 mm uzunluğundadır. Yani çekirdeğin büyük bir çoğunluğunda iz bırakır. Bu fişeklerin ayrıca kartuş birleşmesi düzdür. Yani bahse konu mühimmatların boş kartuşlarında olduğu gibi kendiliğinden bir set oluşturmaz. Olaya ilişkin atıldığı iddia edilen kırmızı renkli gaz bombasının kırmızı bölümü namluyu kavramamakta ve üzerinde yiv set izi bulunmamaktadır. Sadece yaklaşık 2 mm genişliğindeki bir alanda (ki bu alan aynı zamanda kartuşun birleşme alarıdır) inceleme yapılmış rapor bu incelemeyle tanzim edilmiştir.
(7) Laboratuvar incelemesinde uzmanlık raporunda balistik uzman bilirkişilerin imzası mevcuttur. Ancak incelenen materyal bomba uzmanlarının da bilirkişi konusu içerisinde yer almaktadır. Beraber çalışma gerektirmesine rağmen tek yönlü inceleme yapılmıştır.
(8) Tarafımızca yapılan atışta aynı çaptaki envanterde kayıtlı MKE gaz mermisinin kum girişi bölümünde de yiv set izinin oluşmadığı görülmüştür. Sevk kapsülü üzerindeki izlerin ise 2 mm genişliğindeki bir alanda kartuş izleri ile iç içe olduğu fiziki incelemede tespit edilmiştir.”